"Acaba börek mi yapsam ben?"
Aklımı kurcalıyordum. Sevdiğini söylediği herhangi bir şeyi anımsayıp bunu ona sormadan yapmak için oturduğum yerden yarım saattir kalkamıyordum.
"Oflaz erkekler en çok ne yemeyi sever?"
Başını telefonundan kaldırmadı.
"Sevgilisini."
İçmek için niyetlendiğim su tam olarak boğazımda kalırken defteri bırakıp deli gibi öksürmeye başladım.
Oflaz'cım, canım sevgilim. SEN HAYIRDIR?
Defteri, kalemi, telefonu masanın üzerindeki kalan her şeyle beraber kucakladığımda masanın örtüsü ve süs vazo da ellerimin arasında kalmıştı.
Parmak ucumda yukarıya çıkmak için merdivenlere yöneldim. Böyle düşünen sevgilim dönüp dolaşıp beni yiyecekse benim kendimi emniyete almam gerekiyordu.
Tamam elini tutmuş, öpmüştüm ama daha ilerisi bana garip bir şekilde tehlikeli geliyordu.
"Nereye güzelim?"
"Kendimi korumaya al- aman odaya."
Oturduğu yerden gülerek kalktı. Tabi ki ne demeye çalıştığımı ve be düşündüğümü anladığı için elimdeki her şeyi alıp koltuğa bıraktı. Sonrasında onun kollarında olan kişi tabi ki de bendim....
"Oflaz işim var benim."
Derin bir iş çekti.
"Benimde işim var."
"Daha yemek yapmam lazım,ki bunun için de önce seçmem. Abimin yemek yemesi lazım."
Bu sefer gözleri dudaklarıma inmişti ve ayağıyla açtığı odamın kapısını yine ayağıyla kapattı.
"Benimde yemem lazım."
Bismillahirrahmanirrahim.
Burada bahsi geçen yemek bendim değil mi?
"Ta-tamam sana da yemek yapayım o zaman."
"Ben yemeğimi yanıma aldım zaten."
Şey, İMDAT!
"Uyuyacak mıyız?"
Burnunu burnuma sürttüğünde aslında bu baya baya bir cevaptı ama salağa yatmak benim için en doğru ve en sağlam seçenek olacaktı.
"Sen uyuduğun insanları yiyor musun?"
Konu eviriyor çeviriyor yine istediği yere götürüyor ama!
"Hayır."
Omzunu silkip beni yatağın köşesine yatırdı ve o da yanıma yatmak yerine bacaklarımın arasındaki boşluğa diz kapağını yaslayıp üzerime çıktı.
ÜZERİME!
"Demek ki uyumayacakmışız."
Acaba çığlık atsam korkar da kaçar mıydı? Y ada üzerimden atıp kendimi tuvalete kilitlesem? Gerçi çıktığımda yine aynı şeyin olması muhtemeldi.
Ama şu an aklım resmen durmuştu ve en son yemek gibi masum bir eylem için yırtınan bana bu olay tamamen kaderin götüyle gülme şekliydi.
"Oflaz."
Yüzüme gelen saçlarımı yavaşça kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Efendim güzelim."
Düşün Nida, biraz olsun düşün be kızım!
"Benim çişim geldi."
HARİKA!
Hem ortamın içine etmiştim, hem midesini kaldırmıştım hem de kaçmak için bahane bulmuştum. Bir taşla bilmem kaç kuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönderiliyor;Hanımeli Texting
HumorGeçmiş, unutulduğunda, ya da hatırlanmadığında karanlık suların altına gömülebilecek kadar basit olaylar silsilesinden ibaret değil. Tarih bir şekilde tekerrür eder ve geçmiş ne olursa olsun geçmemek için elinden geleni yapardı. Ve benim çıkmazları...