Yıldızı parlatmayı unutmayııın :)
***
"Bana bak Beril, git hırsını kendi sevgilinden çıkar. Sabahtan beri girdiğimiz onuncu kahve falı yeri burası. Yemin ederim artık cinlerle dost olduk sohbet muhabbete geçiyoruz. Ağzımız bir tarafımıza kaçacak!"
Bakın bu tam olarak haklı bir isyan. Öyle böyle değil.
"Ben bu öküzle bir ömür geçiremem tamam mı? Köpeğim dedim göz yumdum da bu da olmaz artık!"
Bezmişlik artık her bir mimiğimden akarken Sibel ve Beril'in arasına girdim.
"Kuzum, acaba tam olarak ne yaptı bu çocuk sana?"
"Kuzum mu? Allah kahretsin nişanlandı ve hemen seviye atladı bu. Ulan Polat, götünde çıban çıksın senin!"
Bunun Polat'la alakası neydi diye sorarsanız, heh orasını bende bilmiyorum...
Kadıköy de bilmem kaçıncı mekanda yine sıra bekleme modundaydık. Niye mi? Çünkü Beril Polat'ın evlenme teklifi edeceğini öğrenmiş ve onun için doğru kişi olup olmadığını bir de ruhani varlıklardan duymak istiyordu.
Doğal olarak yakın arkadaş kategorisindeki bizler de onunla beraber sürükleniyorduk.
"Sıra sizde hanımlar."
Neyse, en azından bende gelmişken Oflaz'ımın kahve bardağıma sığıp sığmadığına bakardım. Malum bu ara düğün telaşından dolayı pek bir görüşemiyorduk ve ben iki hafta sonra olacak kınam ve hemen yarın dahası yapacağımız düğünümüz için biraz fazla heyecanlıydım.
Sizi kandırıyor kızlar, Oflaz ona dokunacak diye ödü kopuyor sadece...
He canım aynen!
"Bakıyorum da kısmetleriniz pek bir açık sizin."
Hayalet kılığında çarşaflara bürünen ablanın bakışları hepimizin yüzünde gezinirken ilk cümlesine tav olmuş Beril, hızla koluma geçirdi.
"Bak gördün mü bildi!"
Allah'ım sen sabır ver.
"Kızım salak mısın sen, hepimizin parmağında yüzük var. Senin desen tişörtünde resminiz var Polat ile. Ne diyecekti başka, hadi canım sende!"
Abla bizi asla takmıyordu ve önünde duran kartları karıştırıyordu. Çok basit ama saçma bir şekilde gerici bir ortam oluşturmuşlardı. Etraf simsiyah kumaşlarla örtülmüş eski eşyalarla doluydu ve dışarıdan bakınca bir ardiyeden fazlası değildi.
"Birinizin sevgilisi, nişanlısı bilemem ama aldatmaya çok meyilli. Adında da f, l ve z harfleri var."
"Oflaz!"
Beril'i kenara ittiğim gibi kadının önündeki koltuğa geçtim. Demiştim benim öküzüm o bardağa boynuzlarını sığdırır diye.
Boynuzlarını?
"Benim sevgilim öyle şey yapmaz, git başka bir şey salla bence hanım abla."
Kadın bir bana bir de yanındaki boşluğa bakıp gülmeye başladı. Bizimkilerse o kadar sessiz ve sakindi ki, sanki kadın her gün gördükleri Melahat teyzeymiş gibi davranıyorlardı.
"İspatlayalım mı sizi şu hanımlara?" Sanki o boşlukta biri varmış gibi başını salladı ve elini tam ortamızdaki sehpaya doğru uzattı. "Sallayın şu sehpanın üzerindeki beşiği."
Ve o an sesimi içime kaçıracak o olay ciddili bir şekilde gerçekleşmiş ve beşik sağa sola sallanmaya başlamıştı.
EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYDANİRRACİM!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönderiliyor;Hanımeli Texting
HumorGeçmiş, unutulduğunda, ya da hatırlanmadığında karanlık suların altına gömülebilecek kadar basit olaylar silsilesinden ibaret değil. Tarih bir şekilde tekerrür eder ve geçmiş ne olursa olsun geçmemek için elinden geleni yapardı. Ve benim çıkmazları...