2.9

95 16 28
                                    

Kaderin bizim planlarımıza karşılık hep bir çizgisi vardı. Bizden habersiz sınırlarımızı belirlerken, bir yandan da koskoca okyanusu önümüze sererdi. Anlaşılmazdı, bilinmezdi. Didik didik ettiğimiz her ihtimalin aksine hep gizli kalırken bizim güvenimizi, belki de sabrımızı sınardı.

Ve hiç kuşkusuz işin ucunda acılar içinde kalsak da bizi hep bizden çok düşünürdü.

Şu an öyle bir anda kilitli kalmıştım. Anıların içinde hapsolmuş, hissiyatlarıma kelepçelenmiştim.

Karşımdaydı. Çocukluğumdaki belki de Oflaz'sız geçirdiğim zamanlarımın tek kahramanıydı. Önce komşumuz, sonra okul arkadaşım sonra da abim olmuştu.

Gerçekten olduğunu bilmeden abi dediğim, öz abim.

"Siz tanışıyor musunuz?"

Babam anlamadığını belli ederek bize bakıyordu. Benimse gözlerim Mirza'dan ayrılmıyordu. Hiç değişmemişti, resmen tıpa tıp aynıydı.

Hemen yanında duran kadın, benim öz annem eliyle dudaklarını örterek ağlamaya başlarken Mirza kararlı adımlarının eşliğinde yanıma geldi ve kollarını sıkıca bedenime doladı.

"Özür dilerim."

Beynim allak bullak olmuştu. O da mı her şeyi biliyordu?

"Murat sana soruyorum, nereden tanıyorsun sen Nida'yı?"

Oralı olmadı. Sarılmaya devam etti, benimse ellerim iki yanda duruyor ve öylece karşıma bakıyordum.

Herkes bir şekilde oynamıştı. Babamı zor olsa da anlıyordum ama Mirza'nın nedenleri bir türlü haklı bir sebep oluşturmuyordu zihnimde.

Çünkü herkesten çok o biliyordu beni. Oflaz'ı bile bilen oydu. En kıymetlimi anlatabildiğim tek kişi, yanında ağlayabildiğim tek insandı.

Bir adım geriledi. Tıpkı diğerleri gibi Oflaz'da çatık kaşlarla bizi izliyordu. Eli hala elimin içindeydi ama bu sefer buz kesmiş haliydi.

"Tanıyorum baba. Çok yakından tanıyorum. Senin gibi uzaktan babacılık yapmadım ben, hep yanındaydım. Evet yalan söyledim, yabancıydım belki ama ağlarken bir adım arkasında değil hemen yanındaydım. Sen o kadar sadece acısına odaklanmıştın ki beni fark etmedin bile. Abisiydim yine, ama kan bağından bağımsız olanındaydım."

"Rüya."

Annem yere çökmüştü. Oturmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Beynim amboleydi.

Herkes bir şekilde hayatımdaydı. Uzaktan seyretmişlerdi. Mirza'nın yanından geçip onun önüne geldim.

"Sende hayatımın bir yerinde var mıydın? Bir şekilde kendini yalana dahil edip, izledin mi benim halimi?"

Başını iki yana sallasa da ağlayışı hiddetlendiğinden dizlerimin üstüne çöktüm.

"Annemsin ya sen benim, en çok da senin kıyamaman lazım ya hani."

"Annemiz senin kaçırıldığından yıldan beri akıl hastanesindeydi Rüya. Onun bir suçu y-"

Hızla oturduğum yerden kalktım. Bütün bedenim Mirza'ya dönmüştü.

"Benim adım Nida. Ortada bir suçlu arıyorsak, benim ne suçum vardı onu da söylesene bana! Ben salak gibi sizin buraya gelmenizi hayal ediyordum ya şurada dakikalardır. Seninle bir benzerliğimizi aradım, annemin kokusunu merak ettim. Ama gör bak ki abim zaten yıllardır zaten benim hayatımdaymış. Babam desen hep bir adım arkamda korumuş beni. Arkamdan yara alamamışım ama yüzüm tanınmaz hale gelmiş! Hadi onu geç, sana anlattım ben, Oflaz'ı kaybettim dedim saatlerce ağladım yanında, hatırlamıyorum hiçbir şeyi dedim. Madem sırdı, saklardım! Beni onlara bırakacak kadar güveniniz vardı da, bunu bilmeme yetecek kadar bana yok muydu?"

Gönderiliyor;Hanımeli TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin