"Yenabcım acaba rica etsem şu valize biraz daha sert oturabilir misin? Kapanmıyor kriz geçireceğim şimdi!"
Valizin üzerinde sanırım yedinci zıplayışımda yine bir şey değişmezken ağlanır gibi fermuarı tuttum.
"Allah aşkına bir valiz daha yapsan olmaz mı Nil? Bak gerçekten yarım saat olacak bir valiz kapatamadık hala."
Omzumu tutup odanın köşesinde duran altı tane valizi işaret etti.
"Sence bir tane daha yapma şansım var gibi mi duruyor?"
Oha. Yani gerçekten her anlamda oha.
"Defileye gitmiyoruz değil mi? Bu kadar kıyafeti ne yapacaksın? Ben bir valizi anca doldurdum."
Omzunu silkip beni asla takmadığını belli ederek valizin üzerine kendi de oturdu ve eğilerek valizi kapattı.
"Oldu! Ay çok sağ ol yengecim Allah sevdiğine kavuştursun dicem de, kavuşturmuş zaten. Umarım abimi dize getirsin ve tasmasını sıkı tutarsın."
Üç günde yaptığı sayısız gönderme ve lafın ardından gözlerimi devirerek ona döndüm.
"Oflaz köpek değil Nil."
"Aman hiç yerdirme sevgilini, görümceyim ben arkadaş derim de yaparım da. Ama dua et seni seven ama abisinden pek haz etmeyen bir görümceyim. Şanslısın be, bir sevgili tercihinde problem var, o da nazar boncuğun olsun artık."
Daha fazla vakit kaybetmemek adına gülerek odasından çıkıp kendi odama geçtim. Oflaz'a tatil olayını söylediğim saniye kabul etmiş, kabalık olmaması ve daha rahat etmemiz için Tekirdağ civarındaki kendi evlerine gidebileceğimizi söylemişti.
Şimdi de arabaları kontrol etmek için bahçedeydi. Tabi ki valizlerimizle bizi bir araba almayacağından iki araba gidecek, Safiye teyzenin düzenlemesi üzerine valizleri Oflaz'ın arabasına koyup beni onun yanına, Nil'i, Faruk amcayı ve kendisini de diğer arabaya binecek şekilde düzenlemişti.
Bizi baş başa bırakmak için yapıyordu. Çünkü biricik kız kardeşimiz Nil, yarıda kalan çıkma teklifini bizi dinlediği için duymuş ve koşa koşa asla vakit kaybetmeden Safiye teyzeye anlatmıştı.
Ve size bir sır vereyim Safiye teyze ciddi anlamda çöpçatan bir insandı.
Şu iki gündür sürekli Nil'i de alıp dışarıya çıkıyor ve bizi yalnız bırakıyordu.
Valizimi ve çantamı alıp içine kitabımı, ilacımı ve tokamı attım. Nil'e tekrardan yakalanmadan koşar adımlarla koridora çıkıp merdivenlerden inmeye başladım.
"Hop! Dur orada kaçak hanımelim. Nereye?"
Elindeki kutuyla yanıma gelip tabi ki valizimi alarak aşağıya indiren Oflaz merdivenleri bitirdiğimiz gibi boştaki eliyle bana sarıldı.
"Özlemişim ya, neyse ki bütün yol beraberiz. Hem aç mısın? Yolluk bir şeyler aldım ama kahvaltı edeli çok olduğu için acıktıysan önce yemek yiyelim."
Başımı iki yana salladım.
"Bu arada bu senin." Kutuyu elime bıraktı. "Polisler incelediklerinde başka bir telefon kullanmanın daha iyi olacağını söyledi." Valizi itip eline aldığında kolunu omzuma attı ve uzattığı eliyle yanağımdan makas aldı. "Artık ayrı odalarda kaldığımızda, yani bu pekte tercihim olmasa da." Yüzüm hızla ona döndü ve bu ona büyük bir kahkaha attırdı. "Sadece rahat uyumam için güzelim. Ama oldu ki bu olmadı mesaj atabileceğim sana geceleri. Çok mutluyum."
"Senin aksine ben geceleri uyumayı tercih ediyorum ama biliyor musun? Ayrıca teşekkür ederim, geldiğim günden beri sürekli masrafa sokup duruyorum sizi. Bunu nasıl öd-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönderiliyor;Hanımeli Texting
HumorGeçmiş, unutulduğunda, ya da hatırlanmadığında karanlık suların altına gömülebilecek kadar basit olaylar silsilesinden ibaret değil. Tarih bir şekilde tekerrür eder ve geçmiş ne olursa olsun geçmemek için elinden geleni yapardı. Ve benim çıkmazları...