Bölüme başlamadan küçük yıldızımızı parlatmayı, satır arası yorumları boş bırakmamayı unutmayalım.
Renkli kalpler bu satıra
Başlama saatlerinizi de bu satıra alabilirim.
Bölüm şarkıları; Soner Avcu-Yalnızlıklar
Sena Şener-Sevmemeliyiz, Porselen Kalbim
Ufuk Beydemir-Ay Tenli Kadın
KEYİFLİ OKUMALAR!
50. EVLENME TEKLİFİ
Duyduklarım beynimde bir uçurumun köşesinden atlayıp, yere sert bir şekilde düşmüşüm gibi hissettiriyordu. Kulaklarımın sağır olmasını o an o kadar çok istedim ki, tüm bu olup bitenin bir rüya olmasını o kadar istedim ki.
Ama rüya değildi, duyduklarım ve bu yaşadıklarım tamamen bir kabustu. Rüyalar böyle olmazdı, uyanırsın ve geçerdi. Kabuslar ise senin yakanı bırakmaz, o pençelerini senin boğazına saplar ve nefesini keser.
Bu şizofren hastası Çakır'ın dilini mi kesmişti? Benim anladığım buydu. Sesine kesinlikle bir zarar vermişti.
"Sen ne biçim bir manyaksın?" dedim ve ayağa kalkarak sayısızca kez tekmelerimi geçirdim. O acıdan kıvranırken durmadım, hep daha fazlasını yaptım. Akif bile bu kez beni durdurmadı.
"Ölecek! Arkasından yalnızca ağlayacaksın." dedi susmuyordu, yorulmuyordu, çenesi bitmiyordu. O konuştukça ben her türlü zararı ona verdim. Susmasını, sonsuza kadar ölmesini istedim şu anda.
En son olarak başka bir asker içeriye girdi ve beni ondan uzaklaştırdı. Karargahtan çıkıp hastaneye yeniden döndüğümüzde halen bir haber yoktu. Herkes iki gözü iki çeşme ağlıyordu. Pars ve Zeynep'te gelmişti. Onları günler sonra görmek bir garip hissettirmişti. Zeynep saçlarını kızıla boyatmıştı, Pars ise subay traşı yaptırmıştı. Zeynep beni gördüğünde yanıma kadar gelip sarıldı.
"İyi misin Maral?" dediğinde başımı hayır anlamında salladım. Duyduğum son şeyden sonra kendime gelememiştim. Herkes bana iyi misin diye soracaktı bundan sonra ve benim tek cevabım hayır çok kötüyüm olacaktı. Çakır oradan çıkmadığı sürece cevabım hep böyleydi.
"Amcası Çakır'ın bir daha konuşamayacağını söyledi." dediğimde tüm gözler bana döndü. Herkes ağlamasını bile yarıda bırakmış yalnızca bana bakıyorlardı. Duydukları karşısında şok geçirmiş gibiydiler.
"Ne dedin sen?" dedi Ala ve oturduğu sandalyeden kalktı. Gözlerinin altı şişmişti ağlamaktan. Boncuk boncuk mavi gözlerinde o eski parlaklık kalmamıştı. Bunun sebebi kim miydi? Kendi canından, kendi kanından olan amcası.
İnsan, insana bunu yapmaz.
"Bir daha konuşmayacakta ne demek?" dedi Ala hiddetle. Ağzını elleriyle kapatıp hıçkırdı, gözyaşları sicim sicim akarken ben yere baktım. Kirpiklerimi ıslatan gözyaşları ile yerimde kalakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH RÜYA
AçãoOkyanus mavisi gözlerinin içerisinde kaybolmak isterken kendimi tamda orada buldum. "YÜZBAŞI KARAY!" Adını duyduklarında tüyleri diken diken olur, yüzünü görenlerin hepsi ölüdür. Yanından geçmeye cesaret gerekir. Rüyalarında rengi olurdu; siyah, b...