35- Final

1.3K 138 163
                                    


3 Sene Sonra

"Alaz buraya gel." Arazın şortunu giydirdikten sonra odada koşarak enerjisini atmaya çalışan diğer oğluma seslendim. "Bebeğim hadi." Alaz yanıma gelip kollarını havaya kaldırdığında üstünü çıkartıp ona da Arazınkiyle aynı desenlere sahip olan deniz şortunu giydirdim.

"Baba inelim hadi." Araz ve Alaz bizi kapının önünde bekleyen Aykanın yanına gidip kucağına atladılar.

"Aslanlarım benim." Aykan çocuklarımızı öpüp bana doğru döndü. "Hazırsan inelim güzelim." Kafamı sallayıp kenarda duran çantayı alarak yanlarına ilerledim.

"Hazırım bende inelim hadi." Hep beraber odadan çıkıp otelin asansörüne doğru ilerledik. Bu sabah uzun süredir düşündüğümüz tatili yapmak için Muğla'ya gelmiştik. Şimdide çocukların yoğun ısrarları üzerine otelin kapalı havuzuna iniyorduk.

"Dondurma da alalım mı baba?" Alazın sorusu üzerine Araz da merakla Aykana döndü.

"Bana sormayın babanız ne derse o." Alaz, Aykandan izni alamayınca dudaklarını büzüp gözlerini kısarak bana doğru döndü.

"Baba dondurma yiyelim noluur." Kollarımı uzatıp dudaklarını büzen oğlumu kucağıma aldım.

"Daha dün boğazın ağrımıyor muydu bebeğim?" Alaz kollarını boynuma doladı.

"Geçti annecim ağrımıyor artık." Alazın anne diyerek son kozunu oynaması Aykanı da Arazı da gülümsetti.

"Bir top yemek şartıyla bugünlük izin verebilirim." Alaz sevinç çığlığı atıp yere indiğinde asansörün açılan kapısından Arazla birlikte çıktı. Bende biricik kocamın elini tutup çocukların arkasından yürümeye başladım. Sağa doğru dönüp otelin kapalı havuzuna doğru ilerlediğimiz sırada girişte gördüğümüz izbandut gibi dikilen takım elbiseli adamlar yüzünden adımlarımızı durdurduk. 

"Hayırdır, bir durum mu var?" Aykanın yönelttiği soru koruma gibi duran adamları hiç etkilemedi.

"Baba, niye içeri giremiyoruz?" Araz bize doğru gelip Aykanın elini tuttu.

"Elçin buraya gel!" Kapıdan koşarak çıkan küçük kumral kızın girişte duran Alaza çarpmasıyla ikisi de yere düştü. "Elçin!"

"Alaz!" Yere düşen oğluma doğru hızla ilerlediğim sırada içeriden çıkan kumral adamla bakışlarımız kesişti ancak ikimizde bir şey demeden ağlayan çocuklarımızı yerden kaldırıp kucağımıza aldık.

"Ben çok özür dilerim." Kumral adamın kucağında ki kız Alaza dolu gözleriyle baktığında minik oğlum burnunu çekti.

"Önemli değil ama bacağım birazcık acıdı." Küçük kız dudaklarını iyice büzerken arkadan çıkan fazlasıyla uzun boylu ve kalıplı adama gözlerim değdi.

"Bir şey mi oldu yavrum?" Kolunu kumral adamın beline doladığında Aykan da kucağında Arazla benim yanıma gelip elimi sıkıca tuttu.

"Bir şey yok hayatım, Elçin yanlışlıkla arkadaşına çarpmış ondan özür diliyordu." Kumral adam gülümseyerek bize doğru döndü. "Kusura bakmayın umarım bir şeyi yoktur." Alazın alnına dökülen sarı saçlarını arkaya doğru taradım.

"Sorun değil çocuk bunlar, olur böyle şeyler." Kumral adam gülümseyip kızını yere bıraktığında Alaz da kucağımdan indi.

"Canın acıyor mu hala?" İkili kendi arasında konuşmaya başlarken Araz iyice huzursuzlandı.

"Ya havuza girelim artık hadi." Aykan tam ağzını açıp bir şey diyecekken kumral adam söze atladı.

"Kapıda duran adamlar korumalarımız bugünlük burayı kendimiz için ayırtmıştık çocuklar daha rahat olsun diye ondan içeri almadılar sizi. Eğer sizde isterseniz gelin lütfen çocuklarda anlaştı hem vakit geçirirler birlikte." Gülümseyerek konuşan kumral adama bakıp bende gülümsedim.

MÜPHEM (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin