Bölüm 13 - Lockwood Malikanesi

2.1K 227 41
                                    

Eve geldiğimiz zaman dilim tutulmuştu adeta. Hayatımda hiç bu kadar büyük bir ev görmemiştim. Hayır, bu yapıta ev demek hakaret olurdu. Burası resmen malikaneydi. Kendi oturduğum ev ile karşılaştırınca ne kadar küçük bir yerde yaşadığımı anlamıştım. Bu güzel malikaneye tek bir çatı yetmemişti. İki tane çatıdan oluşuyordu. Sanki ev tamamen tahtadan kaplama gibiydi. 

Evin yanlarında küçük balkonlar vardı. Birinci katındaki camlar boydandı. İçerisini görebiliyordum. Girişinde yarım metre yükseklik vardı. Ayrıca yandan da girilebiliyordu. Sanırım oradaki merdiven mutfağa çıkıyordu. Girişin sağına ve soluna siyah sandalyeler konmuştu. Böyle güzel bir manzara izlenmeye değerdi. Çatıyı da sayarsak dört katlıydı. Ya da beş. Evin güzelliğinden saymayı bile unutmuştum.

Sophie'nin bağırışı ile kafamı göklerden indirip ona bakmıştım. Mutlulukla ellerini birbirine çırpıyordu.Benden önce eve vardığı belliydi. Sağıma geçip sol elimi tutmuştu. Ve evi göstermişti.

"Şu evin gösterişine bakar mısın Hel!"

Kafamı kaldırıp tekrar eve bakmıştım. Sophie'nin etkilendiği kadar vardı.

"Evet, mükemmel görünüyor."

Sesim boğuktu. Kellan'ın sözleri içime taş gibi oturmuştu. Onu hazmetmeye çalışıyordum. Bu yüzden ruhum kadar soluk bir suratım vardı. Sophie bir şeyler olduğunu anlayıp bana bakmıştı. Sonra başını öne eğip fısıldamıştı.

"Andrew mi?"

Konuşmak yerine başımı sallamıştım sadece. O zaten başlı başına bir sorundu. Kellan'ın dediklerini duysaydı beni daha iyi anlayabilirdi. Daha sonra omuzlarımdan tutmuştu.

"Yalnız kaldığımız zaman bunu konuşalım."

Tekrar başımı sallamıştım. Sarmaş dolaş içeriye girmiştik. İçeride Kellan ve Kevin dışında başka bir adam daha vardı. Kellan benim valizlerimi alıp merdivenlerden yukarıya çıkarken Kevin o adamı alıp yanımıza getirmişti.

"Kızlar! Sizi başka bir Lockwood ile tanıştırmak istiyorum. Klaus... Kendisi bizim abimiz olur."

Klaus eski zamanlardaki insanlar gibi bir ayağını öne getirip önümüzde eğilmişti. Önce, kendisine yakın olan Sophie'nin elini, sonrada benim elimi öpmüştü.

"Merhaba güzel leydiler. Sizinle tanışmak benim için büyük şereftir. Kardeşim söylemiş olsa size kendimi takdim etmek isterim. Ben Lockwood'ların ikinci oğlu Klaus Lockwood'ım."

Sophie şaşkınlıkla Kevin'a bakmıştı. Bu adamın -yani Klaus'un- konuşması çok farklıydı. Sanki başka bir yüzyıldan geliyordu. Sophie'de soru sorarcasına Kevin'a bakmıştı. Kevin gülümseyerek kafasını kaşımıştı.

"Size bu konu hakkında anlatacak çok şeyimiz var. Şimdilik sadece kabullenin lütfen."

Harika! Önce babam, sonra Kellan, şimdi de Kevin bize kabullenmekten bahsediyordu. Kellan merdivenlerden aşağıya inip bana seslenmişti.

" Helen, gel de sana odanı göstereyim."

Ses tonu daha yumuşak gelmişti. Evdeki ses tonundan ve arabadaki surat asışından sonra bu ses tonu farklı gelmişti. Onun arkasından gitmiştim. Ben giderken Sophie Klaus ile konuşuyordu. Şimdiden arkadaş olmuştu onunla. Sophie işte! Ne bekliyordum ki?!

Odama girdiğim zaman anlamıştım ki, ben evin dış görünüşüne bakarken batmakta olan güneş, çoktan batmıştı. Hava koyu mavi rengini almıştı. Oda çok güzeldi. Yatağın karşısında boydan bir duvar vardı. Duvarın içine yerleştirilmiş bir televizyon vardı. Altında da eskiden kalma bir şömine vardı. Duvarın arkasında da küçük bir oturma takımı vardı. Duvarda farklı farklı manzara resimleri asılıydı . Yatağa oturup küçük şömineye bakmıştım. Yanıyordu. Kellan gülmüştü.

KARANLIK DÜNYALAR SERİSİ 1 ( Vampir Kardeşlerin Düşmanlığı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin