Arkadaşlar Karen ve Kate uyandı ama size gösteremedim. Farkındayım. En yakın zaman da göstermek istediğim için ilk olarak Karen'ı ele aldım. Multimedya da o var. Hikayeyi okudukça hangi kesitinden aldığımı anlayacaksınız. Keyifli okumalar...
(Karen)
Üç aydır yoldaydık. Çölde nereye gittiğini bilmeyen sefil insanlar gibi şehirleri dolaşmıştık. Tanıdık kafeleri dolaşıp bilgi toplamaya çalışmıştık. Ama elde hiçbir şey yoktu. Olmayan birini arıyormuşuz gibi hissediyordum. Boşuna benzin yakıp kıtayı dolaşıyorduk.
Bulunduğumuz otelde odamıza çıkmıştık. Aynı odada üç yatak. Hepimiz beraberdik. Kahverengi boyaları olan bu oda çok otantik duruyordu. Her şeyi kahverengi ve deriydi. İlgimi çekmişti ve beğenimi kazanmıştı. Havanın güzel olmasından dolayı üzerimdeki kot tişört ile oturmayı tercih etmiştim. Hepimiz odadaki masanın sandalyelerine yerleşmiş telefonla uğraşıyorduk. Ben yeni uyandığım için onlar gibi kullanamıyordum. Benim ki daha çok öğrenme aşamasıydı. Miles'ın seslenmesi ile telefondan kafamı kaldırıp ona bakmıştım.
"Kellan ile ne zaman barışacaksın?"
Şakaklarımı ovmuştum.
"Bunu seninle daha önce konuştuk. Onunla bir daha konuşmayacağım."
Miles üzerime gelmeye devam ediyordu.
"Israrının sebebini anlamıyorum. O senin ağabeyin. Seni önemsediği için arkanı kolladı. Ama sen sorun yarattın."
Sinirli bir şekilde ona bakmıştım.
"Sorun yaratan ben değildim. Her şeye burnunu sokan o. Melez olunca kendini gereğinden fazla üstün gördü ve herkesin her şeyine karıştı. Bunu bir tek ben mi fark ettim?"
Miles kafasını kaşımıştı.
"Bu inatçılık nereden geliyor, bilmiyorum."
Klaus'da söze karışmıştı.
"Aynısı Kellan'da da var. Oda aynı cümleleri sarf ediyor."
Miles sandalyesini biraz bana doğru yaklaştırmıştı.
"Bu dünyada kardeşten daha öte bir şey olmadığını biliyorsun, değil mi Karen? Ağabey, kız kardeş... Bunlar önemli karakterler. Bu karakterleri hayatında tutmayı başarırsan ne mutlu sana! Ama onları kaybedersen, içine bir ağırlık çöker. O his var ya, kişiye nasıl acı verir tahmin bile edemezsin. Milyonlarca arkadaşın olsa bile, asla kardeşin için kalbinde ayırdığın o köşke taht kuramazlar."
Miles konuşurken gözlerimi yere eğmiş sadece dinliyordum. Haklıydı evet. Ama benim Kellan'dan başka kardeşlerimde vardı. Yedi tane erkek kardeşten birini ölmüş bilsem büyük bir boşluk hissetmezdim. Diğer altısının o boşluğu dolduracağına inanıyordum. Ama bunu dillendirerek Miles'ı daha fazla sinirlendirmek istemiyordum. Bu yüzden sessiz kalma hakkımı kullanıp sadece dinlemiştim. Evet, haklıydı. Kardeş çok önemli bir varlıktı. Ama kardeş sayısı çok olunca kavga ve huzursuzlukta çok oluyordu ve bazen yok olmalarını bile istiyordun.
Her zaman erkek kardeşlerimi özenmiştim. Kendileri hiçbir zaman zor işler ile uğraşmazlardı. Sürekli dışarıda gezerlerdi. Biz ise sürekli evde olurduk. Evlenme zamanı gelen kızlar olarak damat bekliyorduk. Her ne kadar babamın göz bebeği olsak da bu yuvadan uçup gideceğimiz bir gerçekti.
Ama erkekler sürekli geziyordu. İş için diyerek ülkeyi geziyorlardı. Biz evde otururken onların gezmesi beni en çok sinirlendiren durumdu. Bu yüzden onları biraz kıskanıyordum da. Onlara çabuk sinirlenmeme ve kavga etmemize sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DÜNYALAR SERİSİ 1 ( Vampir Kardeşlerin Düşmanlığı)
VampireHelen on altı yaşında bir genç kızdı. Sıradan bir okulda, sıradan arkadaşları ve sıradan bir sevgilisi vardı. Yoksa o öyle mi sanıyordu? Gerçekler gün ışığına çıkar. Helen dostunu ve düşmanını öğrenir. Ablası Heidi'nin onu öldürmek istediğini öğ...