20 bölüm oldu ama siz Kellan'ın kardeşi olan Kevin Lockwood ile tanışamadınız. Biliyorum, işte bu yüzden Kevin'ı koydum bu bölüme. Bölümün isminden de anladığınız gibi eve döndükleri zaman Sophie ile Kevin'ın tatlı sarılmalarından bir kesit aldım sizlere. İyi okumalar...
Hugh ile malikanenin kapısından içeriye girmiştik. Tom'un bedenini salonun ortasına atmıştı. Diğer elinde de onun kalbi vardı. Salonun ortasında insanlara bağırmaya başlamıştı.
"İşte bana itaatsizliğin sonucu bu! Tom ne mi yaptı? Kurt adamlar ile gizlice iş birliği yapmış. Casus olarak aramızda dolanıyordu. Ama bunu anlamam uzun sürmedi. İşte görüyorsunuz. Bu onun kalbi. Az sonra eşyaları da dahil olmak üzere ona ait olan her şey yakılacak. Çünkü cezası bu. Gözlerinizi açıp iyice izleyin. Eğer itaatsizlik yaparsanız sonunuzun böyle olacağını anlayın. Anlaşma yaptığı kişi kardeşim bile olsa da umurumda değil. Rütbesine bakmadan hayatına son veririm. Bu da size örnek olsun."
Bana doğru sert bir bakış atmıştı.
"Arkadaşlarını alıp odama gel."
Son cümleyi diğer cümleleri gibi bağırarak söylememişti. O yüzden kimse duymamıştı.
Hızlı bir şekilde ortalıktan elini ayağını çekmişti. Adamları Tom'un bedenini ve kalbini yerden alıp bahçeye götürmeye başlamıştı. Yakacaklardı. Ve herkes görecekti ibret-i alem olsun diye. Melezler kendi aralarında fısıldaşarak konuşurken o ortamdan ayrılmıştım.Odama gitmiştim. Herkes odada oturmuş robot gibi hareketsiz duruyordu. Hiçbiri konuşmuyordu. Ellerimi ceplerime koymuştum. Ayakta konuşmuştum.
"Aşağıda olanları gördünüz mü?"
Daniel kaşlarını çatarak,
"Tüyler ürperticiydi."demişti.
Lisa ona bakmıştı.
"Doğrusu bu. Böyle cezalar vermezse kimse onun sözünü dinlemez."
Onun sözünü bölmüştüm.
"Düşüncelerinizi daha sonra paylaşırsınız. Hugh bizi çağırıyor. Söyleyecekleri var sanırım."
Hepimiz onun karşısına çıkmıştık. Bir süre başını yere eğik tutmuştu. Daha sonra kafasını kaldırıp yavaşça konuşmuştu.
"Çocuklar bir haftadan uzun süredir buradasınız. Eminim ki evinizi özlemişsinizdir. Bu yüzden evinize dönmenizin vakti geldi diye düşünüyorum."
Ben araya girmiştim.
"Peki ya askerler ne olacak? Halletmemiz gereken işler bitmedi."
"Siz eve döndüğünüz zaman ben askerleri buradan yollamış olacağım. Ayrıca diğer işler benim alanım. Sizin o konuda bir yardımınız dokunmaz maalesef. Sizi buraya çağırma nedenim aslında bu değil."
Kafasını Lisa'ya çevirmişti.
"Lisa, Asya kıtasında melez ırkının elçisi olmak ister misin? Bu işler ile uzun süre uğraştın. Nasıl yürüdüğünü biliyorsun. Tecrübelisin. Seninle tekrar bir masa da oturup önemli konular hakkında konuşmanın vakti geldi diye düşünüyorum. Ne dersin? İster misin?"
Lisa şaşkınlık ile bir saniye Kevin'a bakıp tekrar kafasını Hugh'a çevirmişti.
"Elbette isterim efendim."
Hugh gülümseyerek kafasını sallamıştı.
" Güzel. Üç gün sonra orada olman gerekiyor. Bir an önce eve gidip eşyalarını toplamalısın. Kasabada ki evin ise güvende olacak. Aklın onda kalmasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DÜNYALAR SERİSİ 1 ( Vampir Kardeşlerin Düşmanlığı)
VampireHelen on altı yaşında bir genç kızdı. Sıradan bir okulda, sıradan arkadaşları ve sıradan bir sevgilisi vardı. Yoksa o öyle mi sanıyordu? Gerçekler gün ışığına çıkar. Helen dostunu ve düşmanını öğrenir. Ablası Heidi'nin onu öldürmek istediğini öğ...