Gözlerimi açmıştım. Rahat yastığıma sımsıkı sarılmıştım. Yapacak iş olmayınca gece erken yatmıştım ama yine de uykum vardı. Yatağımdan ayrılmak istemiyordum. Yaşayacaklarım aklıma geldikçe yorganı başıma geçirip hayattan soyutlanmak istiyordum. Kendi kendime acırken Kellan'ın sesini duymuştum uzaktan. Kendime daha çok acımaya başlamıştım. Beynim onu unutmamak için zorluyordu. Hiç değilse yatak da rahat vermeliydi.
Daha sonra Kevin'ın sesini duymuştum. O zaman kaşlarım kalkmıştı. Kellan'ı anlardım ama Kevin'ı duymam saçmaydı. Kafamı kaldırıp etrafı dinlemiştim. Daniel'in sesi de geliyordu. Bunlar benim kafamın kurduğu hayali sesler değildi. Gerçekti. Bu kadar erken bir vakitte evim de ne işleri vardı?
Pijamalarım ile odamdan çıkmıştım. Ve Lockwood'ları görmüştüm. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Benim geldiğimi gören ilk Kevin olmuştu. Daha sonra Kellan olmuştu. Onun evinde red edişimden sonra çokta yakın olmamıştık. Okulda kolunu omzuma atmasının sebebi ise beni o an orada sap bırakmak istememesiydi. Aynı ortamda bulunsak bile onunla konuşacak konu bulamıyordum. Garip, onca olaya rağmen konuşacak tek bir konu yoktu.
"Burada ne işiniz var?" demiştim kaşlarımı çatarak.
Kevin hafif gülümseyerek,
" Sana da günaydın." demişti.
Kellan bir saniye kadar bana baktıktan sonra duvardaki büyük tabloyu kaldırmıştı. Duvardaki yazıyı görünce şaşkınlıktan dilimi yutmuştum sanki. Kırmızı bir boya ile 'GELİYORUM' yazıyordu.
"Bu da ne böyle?" demiştim.
Duvardan bir saniye bile gözümü ayırmıyordum. Arkamdan Daniel'in sesini duymuştum.
"Sabah kalktığım zaman fark ettim. Kapatması için o resmi koydum. Ama daha sonra bu boya ile o yazıyı kaldıracağım."
"Kim yaptı bunu?"
Daniel elindeki boya kutusunu yere koymuştu.
"Bilmiyorum tatlım."
Kellan araya girmişti.
"Yapan kişi halktan biri olamaz. Duvardaki kırmızı sıvı bir kan. Kan ile bunun yapılabilmesi için doğa üstü bir varlık olması gerekir."
Biraz sesli bir şekilde,
"Evimize vampir mi girmiş?"demiştim.
Kellan elindeki tabloya bakarak,
"Kurt adam da olabilir."demişti. " Ya da melez. Ama bu kasabada bizden başka melez yok diye biliyorum. Eğer varsa, gerçekten iyi saklanmış demektir."
Ellerimi saçlarıma geçirmiştim.
"Belki de bir sabıkalıdır. Hatırlasana baba, Sophie'nin babası buna benzer bir durum yaşamıştı. Sekiz ay önce hapishaneye yolladığı adam oradan çıkınca Bay Kardashian'ı vurmuştu. Oda sürekli tedbir amaçlı çelik yelek giydiği için son anda kurtulmuştu. Belki bu da onun gibidir."
Daniel kaşlarını çatmıştı.
" Bir günde kaç kişi ile uğraşıyorum, biliyor musun Helen? Öyle bile olsa işin içinden çıkamayız. Çok fazla var."
Babamın telefonuna mesaj gelmişti.
"Olay Yeri İnceleme ekibi yola çıkmış. Belki bir parmak izi, tüy veya kıl bulurlar. Farklı birinin DNA'sını bulurlarsa işimiz kolaylaşır."
Dönüp bana bakmıştı.
"Sophie az sonra burada olur. Hazırlan."
...Teneffüs vakti gelince kendimi kütüphaneye atmıştım. Kütüphane bomboştu. Şu zaman ki teknoloji sağolsun elle tutulur kitapları aratmıyordu. Oysa ki kitaplar daha hoştu. Onu eline alıp hızla çevireceksin. Ortaya çıkan koku internete bin basardı. Ama insanlar bunu anlamakta zorlanıyordu. Araştırıp, çaba harcayarak ortaya çıkan eser her şeye değerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DÜNYALAR SERİSİ 1 ( Vampir Kardeşlerin Düşmanlığı)
VampireHelen on altı yaşında bir genç kızdı. Sıradan bir okulda, sıradan arkadaşları ve sıradan bir sevgilisi vardı. Yoksa o öyle mi sanıyordu? Gerçekler gün ışığına çıkar. Helen dostunu ve düşmanını öğrenir. Ablası Heidi'nin onu öldürmek istediğini öğ...