(Kellan)
Koridorda büyük bir gürültü kopmuştu. Odamdan çıkıp koşarak merdivenlere gitmiştim. Merdivenin başında ayakta dikilen Tim'in yanına Kate benden önce varmıştı. Tim'in yüzünü tutuyordu. Merdivenlerden inince fark etmiştim. Tim, kalbine yakın bir yerden yaralanmıştı. Vücudu, yarayı iyileştirmek için dönüşüm geçirmişti. Gözleri sarıya dönünce Kate ürküp birkaç adım geriye kaçmıştı. Tim'in gözlerine bakarak,
"Sorun yok." demiştim. "Vücut kendini iyileştirmek için savaş veriyor. Tim ne oldu sana?"
Ağzını açıp tek nefeste konuşmuştu.
"Heidi kaçtı. Peşinden gidin."
Kapıya giderken arkamda kalan Kate'e seslenmiştim.
"Sen onunla kal. Ben Heidi'yi bulurum."
Koşarak evden çıkıp ormana dalmıştım. Yoğun bir kan kokusu alıyordum ve onu çok kokladığım için Heidi'ye ait olduğunu ilk seferde anlamıştım. Uzun süre kokuyu takip edip ormanın derinliklerinde gezmiştim. Belli ki yaralanan sadece Tim değildi. Heidi ile boğuşan Tim, karşı tarafı yaralamayı başarmıştı.
Ve koku yok olmuştu. Etrafa bakınmama rağmen kan görememiştim. Onun izini kaybetmiştim. Hüzün ve başarısızlık ile eve dönmüştüm. İçeriye girdiğim zaman koltukta oturan Kate'in gözlerinden boncuk boncuk damlayan göz yaşlarını görmüştüm. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Tim'in odasından çıkan Audrey'i görmüştüm. Koluma dokunarak,
"Üzgünüm Kellan." demişti.
Olanı tahmin ediyordum ama kabullenmek istemiyordum. Kaşlarımı çatarak,
"Neden üzgünsün?" demiştim.
Bakışlarını Tim'in odasına çeviren Audrey sessiz kalmayı tercih etmişti. Tahmin ettiğim şeyin gerçek olması beni delirtiyordu. Koşarak Tim'in odasına girmiştim. Yanı başında duran Klaus, girdiğimi görünce yanıma gelip sarılmıştı. Kütük gibi kalmıştım. Ne Klaus'a sarılabiliyordum ne de Tim'e yaklaşıp dokunabiliyordum.
Bu muydu yani? Kardeşlerimden birini Heidi yüzünden mi kaybetmiştim? Böyle olmamalıydı. Sevgili Tim'in hayatı daha yeni başlıyordu. Uyanalı iki yıl olmuştu. Öğrenecek ve yaşayacak çok şeyi vardı. Biz Lockwood'lar hep bir arada olmamız ile ünlüydük. Şimdi bizi bırakıp gidemezdi. Klaus sarılmasını bitirdikten sonra,
"Elbette bir gün hepimiz öleceğiz. Yaşadıklarımız bizim için bir bahane oluyor." demişti.
Klaus'un yanından ayrılıp salona dönüp Audrey'in karşısına geçmiştim.
"Eve gidip eşyalarını al."
Audrey şaşkınca bana bakıp,
"Neden?" demişti.
"Kardeşimi diriltmek için. Bak, o yaşamayı hak ediyor. Lockwood'lar ayrılamaz. Beraber yapacağımız çok şey var. Paylaşacağımız çok anı var. Böyle bir zamanda bırakıp gitmesine izin veremem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DÜNYALAR SERİSİ 1 ( Vampir Kardeşlerin Düşmanlığı)
VampireHelen on altı yaşında bir genç kızdı. Sıradan bir okulda, sıradan arkadaşları ve sıradan bir sevgilisi vardı. Yoksa o öyle mi sanıyordu? Gerçekler gün ışığına çıkar. Helen dostunu ve düşmanını öğrenir. Ablası Heidi'nin onu öldürmek istediğini öğ...