Resimde ki Kellan, toplantıda harıl harıl kendilerini haklı çıkartmak için konuşuyor. Gayret Kellan! Diline kuvvet :)))
(Kellan)
Hepimiz takım elbiseler içinde kapıda bekliyorduk. O iri cüsseli adamın gelip bizi içeriye davet etmesi gerekiyordu.Ben o adamın gelmesini beklerken Kevin Daniel ile konuşup yapacaklarını söylüyordu.
"Çağırıldığın zaman içeriye gireceksin. Ve onlarca kez provasını yaptığımız kısa konuşmayı yapacaksın. Tabi, onu da isterlerse yapacaksın. Sadece sorulan soruları cevaplamanı da isteyebilirler. O zaman konuşmanı düşünerek mantıklı cevaplar ver."
Lisa onu durdurmuştu.
"Kevin yeter artık. O adamın kaç yaşında olduğunun farkında mısın? Karşında çocuk yok."
"Farkındayım Lisa. Ama bu işi elimize yüzüme batırmak istemiyorum. Bu yüzden en basit şeylerin bile mükemmel olması gerek. Haksız mıyım Kel?"
Kapıya odaklanmıştım. Onun saçma sapan paniklemelerine onay verecek değildim. Etrafa bakınarak,
"Her neyse Kev." demiştim.
Ve o adam gelmişti. Biz de içeriye girmiştik. Hepimiz için birer tane kürsü vardı. Aman ne incelik. Konuşurken ellerimin birbirine dolanmaması için idealdi.
Bütün kıtaların elçileri masa da oturuyordu. Hugh oturduğu yerden konuşmaya başlamıştı"Saatlerdir konuştuğumuz konunun açılmasını sağlayan melezler bunlar oluyor. İçlerinden iki tanesi benim dönüştürdüğüm, oğlum gibi gördüğüm iki yetişkin."
Ayağa kalkıp yanımıza doğru yürümeye başlamıştı.
"Ve karar alındı çocuklar. Askerler kasabalarınıza gönderilmek için hazırlanıyor. Bu akşam Alfred ile konuşmaya gideceğim. Benimle gelmek ister misin Kellan?"
Bu benim için büyük bir şerefti.
"Elbette efendim."
Gülümseyerek,
"Harika."demişti.
O anda elçilerden biri ayağa kalkmıştı.
"Efendim ben daha düşüncemi söylememiştim."
Hugh ona doğru dönmüştü.
"İtirazın mı var kararıma?"
"Ne haddime! Ama kardeşinizin böyle bir savaş taktiği uygulayacağını sanmıyorum. Elinde daha iyi fırsatlar varken neden bunu kullansın? Hem dünyada ki bütün kurt adamlar Alfred'i tanımıyor ki! Ondan bağımsız bir şekilde hareket edenler var."
Lisa bana bakmıştı. Evet, önümüze çıkan kocaman bir taş daha. O anda araya girmiştim. Kendimden emin bir şekilde ellerimi kürsüye koyup konuşmuştum.
"Ama o varlıklar da bu kıtadan çok uzakta. Amerika'da ki bütün kurt adamların Alfred'i tanıdığına yemin bile edebilirim. Yeni dönüşüm geçirenler onu tanımayabilir. Ama kasabaya saldıranlar da çaylak değil. Benim gibi yüzyıl geçirmiş kurtlar. Bırak Alfred'i tanımayı, yüz yüze bile konuşmuşlardır."
Elçinin söylediklerine karşı çıkıyordum. Hem de sonuna kadar. Yolumuza taş koymaktan başka bir işe yaramıyordu. Elçi ortalığı kızıştırmak istiyordu. Bunu bakışlarından anlayabiliyordum.
"Kaç yaşındasınız Bay Lockwood?"
Vücudumu dikleştirmiştim.
"İki yüz altmış dört."
Altmış dört doğru mu tam olarak emin değildim. Olağanüstü bir varlık olduğunuzda zamanla yaşınızı unutabiliyorsunuz. İnsan gibi sayamayız ki, elbette bir yerlerden kopacaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/38165850-288-k758075.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DÜNYALAR SERİSİ 1 ( Vampir Kardeşlerin Düşmanlığı)
VampireHelen on altı yaşında bir genç kızdı. Sıradan bir okulda, sıradan arkadaşları ve sıradan bir sevgilisi vardı. Yoksa o öyle mi sanıyordu? Gerçekler gün ışığına çıkar. Helen dostunu ve düşmanını öğrenir. Ablası Heidi'nin onu öldürmek istediğini öğ...