Kasabaya alışveriş için giderken Kate de benimle beraber gelmişti. Arabada giderken dönüp bana bakmıştı.
"Üzgün müsün?"
Donuk bir şekilde ona bakmıştım.
"Üzgün değilim ama mutlu da değilim."
Kaşlarını çatmıştı.
"Nasıl oluyor o?"
Omuz silkmiştim.
"Oluyor işte."
Benden mantıklı bir cevap alamayacağını anlayan Kate sessizce önüne dönüp camdan dışarıya bakmaya devam etmişti. Amacım onu kırmak veya incitmek değildi. Sadece kendimi iyi hissetmiyordum. Ama kötü de değildim. Boşlukta gibiydim. Bedenim burada dünyalık işleri yapıyordu. Ama ruhum bu dünyayı çoktan terk etmişti. Çok uzaktan bedenimi izleyip beyin ölümümün gerçekleşmesini bekliyordu. Belki de gerçekleşmişti de.
Markete geldiğimiz zaman cebimden kağıdı çıkartıp göz atmıştım. Markete girerken Kate hala konuşma çabasındaydı.
"Neden bu kadar asık suratlısın?"
Onun yüzüne bakmıştım.
"Gülmeli miyim?"
"Yani gül demiyorum. Sevgilin öldü. Anlıyorum seni ama kendini toplaman gerek. O sonsuza dek gitmedi. Elbette geri gelecek."
Gülerek kolumu onun omzuna atıp saçını bozarak,
"Teşekkürler kardeş konuşması için." demiştim.
Gülerek benden ayrılmıştı. O ara markete girmiştik. Ben raflara bakarken o konuşmaya devam etmişti.
"Ciddiyim ben."
Ona göz kırpmıştım.
"Ben de öyleyim."
Gülerek karnıma vurmuştu.
"Yalancı!"
Ben de gülmüştüm o ara. Ve uzaktan tanıdık birini görmüştüm. Kim olabilir? Aggie! Lanet olasıca kasabada aynı markete denk gelmiştik.
Gülerek yanımıza gelip Kate'e bakmıştı.
"Helen'den sıkılacağını biliyordum."
Kate'i sevgilim sanmıştı. Tabi sarmaş dolaş markete girmiştik. Şimdi de karnıma vurup samimi davranışlarda bulunmuştu. Yanlış anlamıştı.
Kate o an atlamıştı.
"Ben onun kız kardeşiyim."
Aggie gülmüştü. Konuşurken Kate'i baştan aşağı süzmüştü.
"Güldürme beni tatlım. Kellan'ı gayet iyi tanıyorum. Onun bir tane kardeşi var. Oda erkek."
Kate gülerek onun üzerine yürüyünce Aggie'nin gülümsemesi kaybolmuştu.
"Ah demek ki iyi tanımıyormuşsun. Çünkü Kellan'ın tahmin edemeyeceğin kadar kardeşi var. Ayrıca, Helen hakkında bir daha böyle konuşursan, o saçlarını yolar mini eteğine püskül yaparım. Sonuçta zor olmalı böyle bir etek ile dolaşmak. İç çamaşırının gözükmemesi için çok gayret gösteriyorsundur."
Gülerek bana bakmıştı.
"Belki de göstermiyorsundur."
Aggie sinirli bir şekilde gitmişti. Ben de gülerek raftan gerekli olanları almaya başlamıştım. Raftan alıp sepete koyuyordum. Gülerek Kate'e bakmıştım.
"Güzel laf soktun."
Kaşlarını çatarak giden Aggie'ye bakmıştı.
"O benim kim olduğumu daha bilmiyor."
"Bilmesine de gerek yok. Zaten üzerine doğru yürüyünce korktu."
Gülmüştü.
"Korkmalı da. Ne olduğumu bilse daha çok korkar."
Gerekli malzemeler sadece gıda olmayınca beş - on tane market dolaşmıştık. Günü, kasabada alışveriş yaparak geçirmiştik. Alışveriş işi bitince eve geri dönmüştük. Miles, Kim ve Tim torbalarda yardımcı olmuştu. Biz onları mutfağa götürürken mutluluktan sıçrayan Audrey'i görmüştüm.
"Harika! Malzemeler gelmiş. Ama onları odama götürün. Gece çalışacağım üzerinde."
Kafa sallayıp mutfak yolundan sapıp onun odasına köşede bir yere bırakmıştık.
"Tamam gerisini ben hallederim. Teşekkürler."
Kapısını kapatırken,
"Ne demek!"demiştim.
...
Yemek vakti geldiği zaman salonun masasına kurulan sofranın başına geçmişti herkes. Katherin ayağa kalkıp konuşma yapmıştı.
"Konuşma yapmak itiyorum. Birlikte süreceğimiz hayat için. Herkes burada olduğuna göre konuşmayı kaçıran olmayacak. Kardeşlerim, hepiniz benim için bir tanesiniz. Hiçbiriniz hiçbirinizin yerini tutmaz-her ne kadar sizden dokuz tane olsa da- siz özelsiniz. Bizim soyadımız özel. Taşıdığımız kan, olduğumuz ırk özel."
Konuşma boyunca Kim'in bana küçük bir bakış attığını görmüştüm. Kardeş konusu açıldığı için bakıyordu. Karen ile barışmamı isteyenlerden biri de oydu. Aslına hepsi barışmamızı istiyordu. Ama beni kardeşlikten reddeden kendisiydi. O yüzden ayaklarıma kapanması gereken de o olacaktı.
"Bu yemek masasını bu sefer bir değişiklik yapıp salona kurdurdum. Çünkü bir farklılığı olmasını istediğim için. Bu yemek beraber yediğimiz ilk yemek değil. Ama ilk yemekmiş gibi afiyetle, büyük bir iştahla yemenizi istiyorum. İlkimiz olsun, sonumuz olmasın!"
O kadehini kaldırınca hepimiz kaldırmıştık. Göz ucuyla Karen'a bakmıştım. O en başından beri bana bakıyordu. Bakışları kötü değildi. Ama onun gözleri üzgün bir şekilde baksa da ağzından istediğim kelimeler çıkmadığı sürece affetmeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DÜNYALAR SERİSİ 1 ( Vampir Kardeşlerin Düşmanlığı)
VampirosHelen on altı yaşında bir genç kızdı. Sıradan bir okulda, sıradan arkadaşları ve sıradan bir sevgilisi vardı. Yoksa o öyle mi sanıyordu? Gerçekler gün ışığına çıkar. Helen dostunu ve düşmanını öğrenir. Ablası Heidi'nin onu öldürmek istediğini öğ...