Lütfen bana biraz daha süre ver. yaralarımı saymakla meşgulüm. yüzün altında darbe almadım hayattan. ya da öldürün beni, fark etmez. sonuçta yine geleceğim. yeni kirletilmiş küçük bir kız çocuğu gibi terliyor elimdeki falçata. meteoroloji uzmanları sağanak yağmur
bekliyormuş ilk öpüştüğümüz yere. hatırlıyor musun ne güzel öpmüştüm seni, mevsimlerden cinayetti. bilemezdim, çok ayıp bir şeymiş mutluluk. keşke tutabilseydin yeminlerini. daha da yücelticektim seni. hatta tanrılarla büyütücektim. ama hiçbir denizin denize kıyısı olmazmış.belki de sen ondan gittin. şimdi içinde ölü hayvanlar dolu bir klinikten yazıyorum sana. bir elim kalemde bir elim sedyede. kes diyorum gömleğimin yakasını. kes, ancak kesilirse unutulur. hâlbuki bi açsalar göğsümü görecekler içimdeki yırtılmış şehri. gecekonduları da yıktılar, gece konacak yer bulamıyor kuşlar. haydi çocuklar çürüme vakti. taciz suçlamalarından iki kere kapatılmış bir lisenin talebesi ağzında çevirdiği jilete inat soruyor sorusunu. yani hocam bu daha rabbin bize küsmeyip darılmamış hali mi? atıklarla beslenen medeniyet, insafsız ortadoğu, tek hücreli temaslar, perili masallar, dörtnala koşan vebalı atlar, cüzzamlı caddeler, artan faiz fonları ve gözlerin. gecikmiş bir intiharım var bebek. merak etme, daha fazla gecikmeyecek. bir bahşiş gibi bıraktın beni masada. kendime gelmem için parmaklarımı kesti garson. daha bir kimlik bile çıkarmamıştım oysa. yarısını yedin gençliğimin, kalan yarısı bana kâr. senin boynuna erkekler değil, lazımmış zülfikar... o gün bütün gece dolaştım şehrin tarlalarında. çok sigara içtim. makamı zor şarkılar söyledim polis sirenlerine karışık. meğer en masum oral seksmiş, adını ağzıma alıyorum. narkotikten geldim bebek, o yüzden esrar kokuyorum. okumayı geç söken bir şairim ben. yazmaya başladım, seni bitiricem. ne diyordum? gecikmiş bir intiharım var bebek, merak etme daha fazla gecikmeyecek...