Birden kaçırdı gözlerini. Gözlerini kaçırmak zorunda hissetti kendini. Aşık olmaya gerek yoktu. Başını belaya sokmaya, mevsimleri değiştirmeye, boğazından kan gelene kadar çığlıklar eşliğinde ağlamaya gerek yoktu. Yüzündeki tebessümü kalın bir iple asıp asil bir nefret yerleştirdi suratına. Az önce dudaklarında kaybolmak istediği adamın gözlerine kusacakmış gibi baktı. Çantasını açtı, bir sigara yaktı. Sıcak birasında sağlam bir yudum aldı. Sonra yüzünü ekşitti. Kayalıklardaki çirkin böcekleri izlemeye başladı bu kez. Düşünmeye başladı. Sevginin sigara kadar zararlı olduğunu düşündü. Kalp organının bir mayınla arasındaki benzerliklerini düşündü. Hislerini kaybettiğini, duygularının azaldığını, kalan duygularının ise birgün kesmek için kullanacağını düşündü. Kadın sonra ruhunu düşündü. Ağlamaya başladı. Ruhu kapkaranlıktı, korkmuştu. Düşünmeyi bıraktı. Sigarasını yarıda söndürüp ayağa kalktı. Adam şaşırmıştı. Ne yapacağını bilemedi. Birkaç kez konuşmaya yeltensede başarılı olamadı. Dudakları çivilenmişti sanki. İki duvar gibiydiler. Birbirlerini yıkmaya çalışmaya uzun zaman önce vazgeçmişlerdi. Kadın adamın yanaklarına dokundu, ellerine dokundu. Bileklerindeki jilet izlerini okşadı. Tek kelime konuşmadılar. Konuşulacak çok şey vardı ama mühim değildi. Sonunda anlamışlardı çünkü. Aşık olmaya gerek yoktu. Koltuk arkasında unutulan balonun yavaş yavaş sönmesi yeterliydi, o balonu patlatmaya gerek yoktu. Hayal kurmaya gerek yoktu. Sevişmeye, içmeye , kusmaya, özlemeye gerek yoktu. Hayatta olmaları büyük hayal kırıklığıydı, yaşamaya iki elle sarılmaya hiç gerek yoktu. Kadın birden sırtını döndü. Aynı anda da tanrı da dünyaya. Ağır adımlarla birbirinden uzaklaşmaya başladılar. Sonra yollar uzadı, mesafeler çoğaldı, boktan hayat pisliklerini insanların yüzüne kusmaya devam etti. Hiçbirşey değişmedi. Yaşamaya gerek yoktu, nefes almaya... İntihar bozuk bir çalar saatten ibaretti. her an çalabilirdi. Ceset olmak varken diri olmaya gerek yoktur. Sonra kadın bir taksiye bindi. Köprüdeyken inmek istedi. Köprünün korkuluklarına sarıldı. Annesini düşündü. Çok ağladı. Gözyaşları denize karışana kadar ağladı.