On iki yaşında bir kız çocuğu gördüm ameliyat masasında. bu yaşta bu kadar acıya dayanamayacağı bildiğim için ben verdim narkozu. Ayakları yukarı doğru sabitlenmiş, sırt üstü uzanmış uyuyordu, derin bir uykuya dalmıştı sanki. Kocaman kirpikleri vardı, göğüsleri henüz çıkmamıştı bile. Simsiyah nerdeyse yere değecek kadar uzun saçları vardı. Çok güzel bir kız çocuğuydu. Sağımda duran cerrah kızın kasıklarına yöneldi o an. Ameliyathane hemşiresinin doktora uzattığı yaklaşık yirmi santim uzunluğundaki demir çubuğu gördüm. Rahimden çıkan cenin parçalarını izliyordum sadece. Çokça kan sıçrıyordu doktorun üzerine. Küçücük çocuk oysa bakmaya kıyamazsın. Yaklaşık iki ay önce uğradığı tecavüz yüzünden uzanmıştı masaya. Annesiyle birlikte gelmişti. İki saat çabanın ardından hastayı kaybettik diye bir cümle duydum sadece. Ameliyathanenin köşesine çekilip kımıldanmadan durdum. Saatlerce kalp masajı yaptım, sabaha kadar hiç durmadan. Geri dönmedi...
Kızının ölüm haberini alan annesi o an baygınlık geçirdi. Sabah kendine gelince ise hastanenin altıncı kattan kendini aşağı atıp intihar etti. Ben o ameliyata giren basit bir anestezi teknisyeniyim. Bana sakın aşk acınızdan bahsetmeyin, bileklerinizi keserim !