117 12 1
                                    


bana çarpan rüzgar senin de saçlarını dağıttı. ama biliyorum sevgilim, ben sana hiç dokunamadım. çoğu zaman o utangaç hasret pozlarını sevdim senin. mesela bazen gülümserdin o fotoğraflarda, ben aniden toplu iğne yutardım. çünkü iyi bilirdim, yokluğunda karanlıklar park ederdi odamın içine, korkudan uyuyamazdım. şimdi sıkı sıkı avuçlarımda tutuyorum mermileri. fakat öldüremem seni. çünkü cenazende birileri öne çıkıp "ulan altına yatmadığın bi toprak kalmıştı" diyecek diye ödüm kopuyor...
sırf başucumda sabaha kadar otur diye tebeşir tozu yutmak gibi hayallerimin olması hiç mi aşka dahil değildi sevgilim? hani nasıl anlatsam? sen bi askının bir dolabı kaldırmasını isterdin. ben sana hiç yok demezdim. keşke kalbine naftalin koymasaydın da sadece benimle eskiyip gitseydin. biliyor musun beni terk ettiğin gece hiç yağmur yağmadı. kimse ağlamadı ayrılığımıza, kimse sormadı bana nasılsın diye. neden biliyor musun?
çünkü herkes katilleri merak eder sevgilim, cesetleri değil...
şimdi yıllar sonra gidip ilk okul öğretmenini öldüren bir gencin tedirginliği var üstümde. sanki şehrin üstünde sigara söndürmüşüm. sanki hangi tarafa koşsam önümü kesecekler gibi hissediyorum. öyle kımıldayamıyorum ki... senden sonra insanlar bana bi tuhaf bakmaya başladı. geçen birileri şunu bağırdı arkamdan
"hala yaşadığını sanıyor salak."
artık hiç hayal kuramıyorum. gerçekleri sarıp sarıp içiyorum. boğazım ağrıyor, hem de en az istanbulunki kadar ağrıyor. sahi bana yaptıklarını hani çağa anlatsam asmazlar seni? boynuna dolanan o ip ne şanslıdır şimdi. sırtına saplanan o sapı çiçekli bıçak ne mutludur şimdi. baksana nasıl gülümsüyorlar avuçlarımdaki mermiler. keşke ayağı kırık bir ata çevirmeseydin beni. kim vuracak şimdi? saat sabahın dördü oldu. kanımda hafif bir telaş, elimde küçük bir jilet, bana ne yaptın sevgilim? çok korkuyorum...

-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin