Kendini uçaktan aşağı attıktan sonra havadan yere doğru çakılırken paraşütü yanına almayı unutan birisinin çaresizliği vardı yüzünde. Ölümü daha önce kendisine hiç bu kadar yakın hissetmemişti. Uçaklar en çok neden düşerdi, bilir misiniz? Her uçağın havada kalabildiği belli bir saati vardır, uçak bu standartı aşarsa yüksek basınçtan dolayı yavaş yavaş parçaları kopmaya başlar. bu kadar yorgunluğa dayanamayan uçak sonunda tüm motor ve fonksiyonlarını kaybeder, ardından yere çakılır. Tek yumrukla nakavt. İnsana ne de çok benziyor değil mi ? Eğer bir kadın kalbindeki kırıklara rağmen hâlâ yaşamaya çalışıyorsa o kırıklar belli bir süre sonra kalbinin parçalanmasına, artık birşeyleri kaldıramayacağına sebep olur. Daha fazla gözyaşına dayanacak gücü olmayan kadın dik duruşunu kaybeder ve yere çakılır... Ne yapacağını bilemedi kadın. Birkaç saniye etrafı seyretti. Kasıklarında ve sırtındaki acı henüz dinmemişti. Artık kime güvenebileceğini sordu kendisine. Ardından, " güvendiğim insanlar bir bıçak gibi göğsüme batıyor," dedi sessizce. Hüzünlendi sonra. Ağlamak ve intihar etmek arasında gidip geldi. İkinci tercih biraz daha cazip geliyordu. Ölümden korkmuyordu kadın. Daha önce birçok kez öldürülmüştü çünkü sevdikleri tarafından. Gözlerini kapadı...