Aynaya bakınca karşımda duran adam somurtarak beni izliyor hep." İt gibi yalnızsın" diyor sert bakışlarla. Bazen kendisine hak verdiğimi düşünüyorum. Hastalıklı bir köpek gibiyim bu aralar ve yaralarım tamda iyileşecekken sahibim yıllar sonra beni alıp bir ormana bırakmış gibi. Giden arabanın arkasından öylece bakıyorum. Ha ağladı ha ağlayacağım. Sonra yağmur başlıyor. Galiba korkuyorum. Hayatımın tüm evresi sokaklara kusmakla geçti. Hiç azalmadı hayata karşı öfkeli bakışlarım. Günden güne içimi kemiren "ben şimdi ne yapacağım" sorusunu kendi kendime sormakla geçip gitti hayatım. Bazen yaşamaktan çok korkuyorum. Babam derdi ki " insanın hayata karşı bir duruşu olmalı." Ben ha yıkıldım ha yıkılacağım... İnsan bir süre sonra en çok neyi anlıyor biliyor musunuz? Yaşamak zorunda olmasını. Boynunla bir alıp veremediğin varmış gibi kendimi boğazlamak istesen bile, sigaradan derin bir nefes alıp küllüğe bıraktıktan sonra kendimi bilmem kaçıncı kattan boşluğa bırakmak istesen bile,asla ölemiyorsun. her seferinde düşünüyor, düşündükten sonra ise yaşamak zorunda hissediyorsun kedini. Geçen sene boktan bir roman okumuştum, dostumun hediyesiydi. Şu cümle çekmişti dikkatimi; insanın kalbi durduğunda dünya da bırakırmış artık dönmeyi. Bu dünya asla durmayacak biliyorum. Ama ben, ha durdurdu ha durduracağım..