Bak Aslı! Nolur bir kere yüzüme bak. yüzümü geçtim kafanı kaldır da şu halime bi bak. yeminle yaşadığım kutsal kitaplarda yazsaydı anca öyle inanırdım. ben boğulurken herkes derin derin nefes alıyor sanki. ben bi sokak lambasının dibine çökmüş ağlarken herkes tebessüm ediyor sanki. insan gündüzleri rol yapmayı beceriyor da gece olunca olmuyor işte. göğsüm uyuşmuş, bedenim, kafam uyuşmuş. kazık kadar adam oldum daha yaşamayı bile beceremiyorum Aslı! dünyanın bunca kepazeliğine rağmen sırf ellerin arada bir saçlarımın arasında geziyor diye aldırış etmiyorum içimi yoklayıp duran intihara. dünyanın bu kadar pisliğine rağmen sırf gözlerin içimin karanlığını aydınlatıyor diye kesmiyorum ben bileklerimi. gelmiş ayrılmaktan bahsediyorsun şimdi. bilmiyorsun çünkü ayrılmak kelimesinin "yaşayan birinin kaburgalarını etinden ayırmak" anlamına geldiğini. bu hayatta binlerce hatalarım oldu, binlerce pişmanlıklarım, binlerce yanılgılarım... peki neden şimdi bu hayatta kendime yaptığım en büyük saygısızlık seni sevmem olsun? ne kadar umurunda bilmem ama intihar etmek fiziki bir şey değildir Aslı. acılara son vermektir, duygulara son vermektir, yalnızlığa, sevgiye son vermektir. gidişin ruhumda derin bir faça bırakacak. ruhumun yarasını şimdi kim dikebilecek Aslı?