20. Bölüm

3.6K 601 389
                                    

Oy sınırı :400
Yorum sınırı: 300


Bölüm şarkımız (Ride lt)

📍 “Öptüğün dudaklar...”

Keyifli okumalar dilerim 🍷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar dilerim 🍷

 
Öncelikle lütfen 'Hikayeyi unuttum, olayları unuttum, böyle uzun zaman sonra bölüm atarsan okur kaybedersin, oy sınırı olmasın, biz oy atıyoruz bizim günahımız ne ' vb yorumlar görmek istemiyorum çünkü ben burada emek veriyorum ve karşılığını da görmek istiyorum. Eğer bu tip veya buna benzer yorumlar görürsem de cevap vermeyeceğim şimdiden teşekkür artık bölüme geçebilirsiniz.
 

“Eğer uzadıysa bir anlamı vardır. Anlamı olmayan hiçbir şeyi uzatmam.” Dediğinde gözleri dudaklarıma kaydı ve yutkunarak devam etti “Bunu unutma... Anlamı olan bir şeye veremeyeceğim zaman dilimi yoktur.”  

Bana doğu bir adım attı ve bir tane daha ve bir daha, taki bedenlerimiz birbirine deyinceye kadar. Yutkundum ve gözlerimi onunkilerle buluşturup onun bu baskın karakterinin üzerinde hakimiyet kurmak isteyerek “O halde boş vaktiniz çok olmalı.” Dedim.

Gözlerinde anlamazız bir eğlence sezerken bakışları dudaklarıma tekrar indi ve orada takılı kaldı.

 “zaman ayırdığım kişiye göre değişir...”

Yakınlığımızdan rahatsız olarak bir adım geri çekildiğim sırada ayağımı koltuğa çarpmam ile geriye doğru sendelerken Mahir bey sağ kolumdan tutup eli ile de belimi kavrayarak beni tekrar kendine çektiğinde endişeyle aldığım nefeslerim onunkiler ile karışmaya başlamıştı. Yutkundum ve telaştan titreyen gözlerimi onun gözleri arasında gezdirdim.

“Garip olduğun kadar sakarsın da. Benim yanımda duran bir kadın bu kadar aptal olmamalı..” dediğinde şaşkınca kaşlarımı çatıp ona ‘ne diyorsun sen be?’ der gibi bakarken o sözlerine devam etti “Kendine çeki düzen ver asistan, davette de beni böyle simgeleyemezsin. Uyanık ol.”

Sinirle solup kaşlarımı daha fazla çatmaya  çalışarak öfkeyle gözlerimi onunkilerden ayırmadan “Benim ile düzgün konuşun! Ben sizin çalışanınızım stres topunuz değil! Bana istediğiniz gibi seslenip aşağılayamazsınız!” dedim ve onun elleri arasından kurtulup kendimi sağlama alarak geri çekildim.

Rahat bir tavır takındı ve “Seni kurtarmışken teşekkür etmen gerekirdi asistan.” Dedi.

Sinir ole gülümseyip ona doğu bir hızla  yaklaşarak dibine kadar girdim ve  “Bana aptal diyen sizden teşekkür etmemi beklemeniz oldukça saçma... Ayrıca ben  Zülal... İsmim ile hitap etmeniz en doğrusu.” Dedim.

“Zülal.” Dedi yutkunarak.

“Evet?”

“Çizgiyi aşıyorsun! “

Kırmızı ŞemsiyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin