Babasını trafik kazasında kaybettiğini sanan Zülal bir gün kapısının önünde KL adlı kişiden gönderilen siyah bir zarf bulur. Zarfın içinde babasına ait iki fotoğraf bir de KANDEMİR holding'ine ait şirket kartı vardır. İlk başta bu iki şeyi bağdaştır...
📍📌📍Bu defa sınır tam dolmadan bölüm atmayacağım oy atmayanlar isterseniz dönüp hemen atabilirsiniz. Oy:100 Yorum:50
Bölüm şarkısı (Original Sin - Derik Fein)
📍"Mezar boş"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Keyifli okumalar dilerim 🍷
Başından beri gözlerimin önünde olan o kadın her şeyi bilmesine rağmen bütün gerçekleri benden saklayarak beni hayatından sessizce çıkarmak için çabalamış. Tıpkı onca sene önce yaptığı gibi, beni yine terk etmeye calipmiş. Sessiz sedasız hayatımdan yok olmak istemiş. Fakat ne yazık ki ben onu aramak için herhangi bir çabaya girmemiştim. O hep kendi kendine kurulup bizi yalnız bırakmayı seçmişti. Ve bir şekilde yine hayatıma girmişti, belki de ben onun hayatına girmiştim. Onun da dediği gibi özene özene inşa ettiği bu şöhretin tam ortasına bir çöp parçası gibi girmiştim.
"Zülal?" dedi. Mehtap hanım beni görmeyi beklemediği sesinin detone oluşundan anlaşılıyordu. Şaşkın ve tedirgindi. Hem umut dolu gözlerle hem de çaresizlikle bakıyordu. Kulaklarımın duyguyu gerçeklerden ötürü hala bedenim bir tepki gösterip dudaklarımdan karşımdaki keşkeklerle dolu olan kadına bir geri yanıt vermediğinde "Sen ne yapıyorsun orada? Ne zamandan beri bizi dinliyorsun?" Diye sordu korku içinde. Bu korkusunun nedenini anlayabiliyordum. Gerçekleri öğrenip onun bu şöhretini mahvetmemek içindi. Beni daha önce olduğu gibi hayatında görmek istemiyordu.
"Annecim ben gidiyorumm!"
Yanımıza gelen Yeliz'in sesi ile Mehtap hanım da Pınar denen kadın da Yeliz'in geldiği yöne doğru bakarken benim gözlerim hala Mehtap hanımdaydı. Yeliz'in ayak sesleri yanımda durduğunda "Sen ne için gelmiştin Zühalcim?" diye sordu. Mavi gözlerimi Mehtap hanımdan çekerek yanımda duran Yeliz'e cevirdim.
Yeliz benim kardeşimdi. Öz kardeşimdi. Eğer Zeynep'in günler önce söyledikleri doğru ise Ruhi bey annem ile karnında gebeyken evlenmişti ve bu durumda Yeliz benim öz kız kardeşimdi...
İsmimi bile isteye yanlış söylese de onun bu tavrını pek umursamadan "Merhaba yeliz." Dedim tebessüm ederek. İşte gercekten kan bağımın olduğu birisiydi o. Babamın kanından olan biriydi fakat ne yazık ki genlerini annemden almış olacak ki benden bu denli nefret ediyordu.
"Ne bu samimiyet? Akraba falan miyiz senle biz? Yeliz hanım demen gerekir. Haddini bilsen iyi olur."
"Yeliz buraya gel kızım." Dedi Mehtap hanım endişeliydi.
"Bir dakika anne." Dedi Yeliz annesine, annemize bakarak. Gözlerini bana çevirip devam etti "Bak tamam birbirimizi sevmiyoruz bu yüzden ukala ukala konuşuyorsun ama unutma ben bir Kandemir'im sen ise... Bak düşün ne olduğunu ben bile bilmiyorum yani en azından bana saygıdan hanım demen gerekir anladın mı? Benimle bu kadar samimi olamazsın sen!"