Oy sınırı:400
Yorum sınırı:300
Bölüm şarkısı (Do i Wanna Know – Arctic Monkeys)
📍“Beni tanımana izin veriyorum çünkü bu işin içinden tek başıma çıkamam. Bu bulmacayı çözmemde yardım edeceksin...”
Keyifli okumalar dilerim 🍷
Telefonun yüzüne kapanışının ardından kulağımdan telefonu indirip gözlerimi endişeyle etrafta gezdirdim. Buradaydı! İşte yine burunun dibine kadar girmişti ve beni izliyordu. Her zamanki gibi yine kendi kurallarıyla bu satranç oyununu yöneterek kontrolü ele alıyordu. Bizim yaptığımız başarısız planlar bir yana KL denen kişi plan kurmakta çığır açmış gibi beni izleyip bir kukla gibi istediği yere yönlendiriyordu. Telefonu endişeyle titreyen elimi zapt etmeye çalışarak çantama geri koydum ve masadan kalkarak KL’nin bana dediği gibi üst katın terasına çıkmak için yeltendiğimde yanımdaki bu adam aniden kolumdan tutup beni durdurulduğunda onun burada olduğunu çoktan unuttuğumu fark etmiştim. Hızla kolumu ondan kurtarıp “Ne yapıyorsunuz?” dedim sinirlendiğini belli ederek.Karışmadaki bu yabancı adam “Affedersiniz, yanlış bir hareketti haklısınız ama nereye gidiyorsunuz? Henüz tanışmadık bile.” Dediğinde sinirle nefes verip “Tanışmaya lüzum yok dediğimi hatırlıyorum!” dedim ve o anda aklıma nedensizce KL’nin karşımdaki bu çekik gözlü adam olabileceğini hissettim.
Kaşlarımı hafif havaya kaldırıp “Neden bu kadar çok tanışmak istiyorsunuz?” diye sordum.
Tebessüm etti ve “Kandemir holdingine Mahir beyin asistanlığını yaptığınızı biliyorum fakat adınız? Adınızı bilmek istiyorum.” Dedi.
“Neden? Adımı zaten bilmeniz gerekmez mi?”
“O niye?” diye soru merakla.
“Her şeyi biliyorken adımı da bilirsiniz diye düşündüm sonuçta o kadar hususumuz var değil mi?” dedim şüpheci çıkan sesimle fakat karışmadaki bu adam bana daha da afallayarak bakmıştı.
“Nasıl bir husus? “ o anda fark ettim ki bu aptal aptal bakan çekik gözler KL olamazdı...
Derin bir enfes alıp hayal kırıklığı ile yutkundum ve “Affedersiniz benim gerçekten gitmem gerekiyor size iyi eğlenceler dilerim.” Dedim ardından masadaki dosyayı ve çantamı da alarak oradan uzaklaşıp merdivenlere yöneldim. Elbisemi hafif yukarıya kaldırarak merdivenlerden hızlı hızlı çıkarak üst kata vardığımda boş olması dikkatimi çekmişti. Sandalyeler bile ters bir şekilde masaların üzerinde dururken hafif karanlık olan bu katta ilerleyip teras kapısını aradım. Hızlı adımlarla ilerlerken etrafı daha rahat görmek için mavi gözlerimi de kocaman açmıştım. Biraz daha ilerlediğimde birden sol tarafımda kendi kendine açılan otomatik kapı ile irkilerek dudaklarımdan ufak bir inilti çıktığında terasa geldiğimi anlamıştım. Açılan kapıdan içeriye bir adım atarak ilerlediğimde hafif soğuk rüzgar ile karşılaşmıştım. O anda üşüdüğümü hissederken hızla kollarımı birbirine bağlayarak gözlerimi etrafta gezdirdim ve onun da burada olduğunu düşünerek “Dediğin gibi, geldim!” dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Şemsiye
General FictionBabasını trafik kazasında kaybettiğini sanan Zülal bir gün kapısının önünde KL adlı kişiden gönderilen siyah bir zarf bulur. Zarfın içinde babasına ait iki fotoğraf bir de KANDEMİR holding'ine ait şirket kartı vardır. İlk başta bu iki şeyi bağdaştır...