4. Ölümün Ağıtları

3.3K 155 11
                                    

Gözlerim açılmamak için direnirken, duyduğum seslerle daha fazla ne uyuyabilirdim ne de bu yatakta daha fazla durabilirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerim açılmamak için direnirken, duyduğum seslerle daha fazla ne uyuyabilirdim ne de bu yatakta daha fazla durabilirdim.

Çünkü dışardan birden fazla silah ve zılgıt sesi geliyordu. Keşke bunun nedenini bilmeseydim diye geçirdim içimden, resmen dışarıda insanlar benim ruhumun kan ağlaya ağlaya ölüşünü kutluyordu.

Yattığım yerden doğrulduğumda, yatağın sağ yanının boş olduğunu ve banyodan su sesi geldiğini fark ettim. Annemin bana geçmişte öğrettiği 'Karılık' vasfım için 'kocama' giyeceği kıyafetleri ayarlamam gerekiyordu.

Bunu yapmak istemesem de Mirza'nın duştan çıktıktan sonra beni azarlamasını istemiyordum. Yataktan zorlanarak kalktım, odadaki geniş dolabın sağ tarafını anladım. İçinde klasik takım elbiselerden başka pek de bir şey yoktu. Eğilip alt raftan giyeceği bir baksır ve üstten de askıdaki takım elbiselerinden birini çıkardım. Gömleklerinden siyah ve ütülü olanı da alıp yatağın üzerine düzgünce yerleştirdim.

Mirza duştan çıkana kadar her zaman giyindim klasik siyah elbiselerimden birini üzerime geçirdim. Bugün ki elbisem biraz sportif olduğu için altına Converselerimi giydim. Her zamanki gibi siyah şalımı saçlarıma tokaladım.

İçinde bulunduğum oda gri, kahve tonlarından oluşuyordu. İçerdeki tek hayat, balkonun camından gözüken gökyüzüydü, onun dışında pek bir renk yoktu. Benim gelişimle geldiği belli olan odanın sol köşesindeki makyaj masasına ilerleyip aynadan kendime baktım.

Boynumda dün gördüğüm çürükler koyu mor tonlarındaydı. Parmak uçlarımı gezdirirken, boynum değil ama parmak uçlarım acıyordu. İçimdeki bu hisleri kelimelerle bile kendime açıklayamıyordum.

Tam ortamdan kırılmıştım sanki.

Geri dönüğüm sırada arkamdaki bedene çarptım. Ağzımdan bir hayret nidası eşliğinde hemen kafamı kaldırdığımda kahverengi gözlerle göz göze geldim.

Mavi gözlerim, ilk defa bir göze bakarken bu kadar yanıyordu. Gözlerimi kaçırıp, boynuna baktığım sırada adem elması aşağı yukarı hareket etti.

Sağ elini kaldırıp parmak ucuyla boynumun sol tarafındaki izlere dokundu. "Kadınımdaki izlerim..." dedi, keşke konuşmasaydı, bende bu sabahı daha kötü yaşamak zorunda kalmasaydım. Az önce kendi parmak uçlarım boynumdayken yanmamıştı boynum ama şimdi tenim sızım sızım sızlıyordu.

"İyi düşünmüşsün, aferin" dedi yanımdan çekilip yataktaki kıyafetlerine ilerlerken. Ne düşünüyordu merak ediyordum? Ben sınıfındaki bir öğrenci o da öğretmen miydi ki bana sürekli aferin diyordu? Sanki benim tebrik edilmeye, desteklenmeye ihtiyacım vardı!

Şimdi uzaklaşınca farkettiğim belindeki havluyu çözünce arkamı dönüp makyaj masasının üzerindeki şeylerle ilgileniyormuş gibi yaptım. Onun vücudunun v harfini dahi görmek istemiyordum.

Masumiyet +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin