'Acı doruğa ulaştığında, gözyaşı gelmezmiş gözlerden' diyor Can Yücel. Beni özetleyebilecek tek cümle buydu. Hissettiğim şeyler o denli fazlaydı ki, kendimi anlatmaya başlarsam hiç susmamaktan, bitirememekten korkuyordum.
Korku, artık bana pelesenk olmuş bir duyguydu. Aynı acı gibi. Hissetmediğim tek bir gün yoktu. Daha doğrusu hissettirmedikleri tek bir gün yoktu.
Odanın içinde yine üç kişiydik. Her zamanki gibi, dizlerinin üzerinde dar bir elbise giyinmişti doktorum. Geçen aylardan farklı olarak saçını kısaltmıştı sadece, onun dışında çokta bir fark göremiyordum.
Başında hazırlanaya çalıştığı ultrason cihazını hazırlamış olacak ki eline jeli alarak bana yaklaştı. "Ağrıların ne sıklıkla oluyor?" dedi karnıma jeli sıkarken.
"Başım sürekli ağrıyor. Onun dışında bel ve sırt ağrılarım var; daha çok hareketli günlerde ortaya çıkıyor." anladığına dair kafasını salladı. Eline aldığı ultrasonun ucunu karnımda gezdirmeye başladığında bakışlarım ekrana döndü.
Minik oğlum, huzurla büyümeyi bekliyordu. Doktor Hanım eğilerek birkaç bir şeye bastığında oğlumun şiddetli kalp sesi duyuldu. Bunu yaklaşık beş aydır duyuyordum, her duyduğumda yine bu şekilde gözlerim doluyordu.
"Minik prens sağlıklı görünüyor." yüzündeki gülümsemesiyle bana döndüğünde artık alıştığı surat ifademle karşılaştı. Biraz daha gezdirdi cihazı, önümdeki günlerle ilgili bilgiler vermeye başladı.
Bir süre sonra artık bu güzel ana veda etmiştik. Karnıma uzattığı peçeteyle açık karnımı temizledim. "Bu baş ağrısı bir çok şeyden kaynaklanabilir. Basit bir şey olabileceği gibi ciddi bir şey de olabilir. Bu yüzden en kısa zamanda hastaneye gelip tam tarama yaptırmanızda fayda var. Her ay söylüyorum ama bu ay kesinlikle yaptırın."
"Ne kadar ciddi?" dedi Mirza. Kadın bana söylüyordu ama kocam duysun diyeydi.
"Gebelik zehirlenmesi olabilir. Kesinlikle o demiyorum ama ihtimali var. Gebelik zehirlenmesi kendini en çok yüksek tansiyon ile gösterir. Tansiyonda baş ağrısı yapıyor olabilir."
"Yani... zehirlenme falan dediniz. Ne gibi sonuçları olur?" aslında doktor dünki acım yüzünden gelmişti. Bunları her geldiğinde söylüyordu ama Mirza beyimizin herhalde şimdi bunu umursayası gelmişti.
"Yani bir çok kötü sonucu olabilir..." göz ucuyla bana baktı. Sonra Mirza'ya tamamen döndü. "Dediğim gibi artık hastaneye gelmeniz gerekiyor. Ben sadece olabilecekleri söylüyorum. Şimdi, yanlış bir şeyler söyleyip anneyi de sizi de korkutmak istemem." Göz ucuyla Mirza'ya baktığımda doktoru dikkatle dineldiğini gördüm.
Belkide gerçekten önem veriyordu bu bebeğe.
Doktor Mirza'yla gittiğinde bende uzandığım yataktan kalkıp odanın çıkışına yöneldim. Genelde doktor gelince bu misafir odasında muayene ediyordu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet +18
Romance(+18) Yetişkin içerik, şiddet öğeleri, istismar ve küfür içermektedir. Yaş farkı vardır. Yaşım 17, bu yaştaki normal bir insanın korkusu nedir? Okuyacağı okul? Gireceği sınav? Olabilir. Ama benim korkum bunlardan biri değil. Eğer bu topraklardaysanı...