"Bir şey yapmamı istemiyorsan, bir şey de yapmıyorsan; en azından seni sevmeme izin ver."
İşte biz bu noktada hep birbirimizden ayrılacaktık. Çünkü onun göstermek istediği sevgi ve benim beklentim olan sevginin ucundan, kıyısından alakası yoktu.
"Tedavi ol." dedim, dilimin ucunu ısırarak. "Tedavi olursan, beni sevmene izin veririm, seni sevmeye çalışırım?" istemesemde umutla çıkmıştı sözcüklerim. Bu evliliği belki de kurtarabilirdim, onun yaptığı hataları hastalığına yıkabilirdim...
"Ne diyon sen la?!" diyerek yükseldi tamda ondan beklenecek bir şekilde. Yüzümdeki eli sıklaşmıştı, göz bebekleri büyümüştü. İçimde belkide ayakta kalan son umut zerresi de böylelikle yere düştü. "Ne tedavisi? Bana bak kızım! Sana çok yüz veriyorum! Sen bana ne demeye çalışıyorsun lan!" gözlerimi kapattım.
Gerçekten küçük, çok küçücük bir an, gerçekten beni sevdiğine, benim için her şeyi yapabileceğine inanmıştım. Zaten inanmak benim en büyük sorumundu.
İnsanlardan her şeyi beklemem gerektiğini sürekli kendime hatırlatıyordum ama yok! Olmuyordu.
Dudaklarımda dudaklarının baskısını hissettim, ona cevap vermediğimden sinirlenmiş olsa gerek, dudaklarımı içine çeke çeke, hiddetle emiyordu. Titrek ellerim omuzlarına tutundu, küçük bir güçle onu itmeye çalıştım ama yerinden bir milim bile kımıldamadı.
Bazen bu güçsüzlüğüme öyle lanet ediyordum ki. Belki biraz güçlü olabilseydim onu engelleyebilirdim.
Engelleyemedim.
Tepkisiz kalmayacağım dedikten sonra, yine kendime olan bir sözümü daha tutamadım. Gözlerimi açmadım, kendimi ana bırakamadım. Sadece o anların bitmesini bekledim. Zevk yok değildi ama acı çok daha baskındı. En başlarda belki benim zevkim için uğraşmıştı ama sonrasında bunu da yapmayı bırakmıştı.
Gözlerimi kapatmam, artık ikimiz içinde aynı anlama geliyordu. Teslim oluş. Kaçacak bir yer yoksa, teslim olmak daha mantıklıdır çünkü hırpalanma en aza iner.
İçimde hareketlerini hissettim, yüzümde zevk dolu nefeslerini, bedenimde kol gezen ellerini hissettim. O an sol gözümden bir yaş düştü. Bu yaş, şu an, hepsi bana bunun asla son bulmayacağını söylüyordu. En başında hamile olunca bitecek sandığım hiçbir şey bitmemişti. Bitmeyecekti. Ben ölene kadar benimle gelecekti. O ve onunla gelen her şey.
Sonunda üzerimden çekildiğinde, üşüdüm. Beni yan çevirip arkadan bana sarıldığında, vücudum ısındı ama ruhum, kışın soğuğunda kalmışçasına titriyordu.
Buna artık alışmış olamam gerekiyordu, hatta bende alıştığımı düşünmüştüm. Bugünün farkı belkide aylar sonra ilk defa ona içimden gelerek bir şey söylemiş olmamdan, bizden yana bir umut beslemiş olmamdandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet +18
Romance(+18) Yetişkin içerik, şiddet öğeleri, istismar ve küfür içermektedir. Yaş farkı vardır. Yaşım 17, bu yaştaki normal bir insanın korkusu nedir? Okuyacağı okul? Gireceği sınav? Olabilir. Ama benim korkum bunlardan biri değil. Eğer bu topraklardaysanı...