16. İntikam Listesi

1.8K 122 5
                                    

Arabanın durduğunu farkedince bize doğru baktı. Gözlerindeki ateş öyle tanıdıktı ki, yanmaya başladığımı hissettim. O an aslında dışarı çıkmamdan haberinin olmadığını anladım.

Hiçbir şey umrumda değildi.

Kendimi yakmayacak bir plan kurdum kafamda. Mirza'yı artık tanıyor olmak bazen işime yarıyordu. Onun oğluna olan sevgisiyse kullanabileceğim yegane şeydi.

Hızla arabadan inip ona doğru adımlamaya başlarken, Berivan hanımın söyledikleriyle dolan gözlerimi iyice yaşarttım.

Tüm yorgunluğuma ve hamile halime rağmen hızla Mirza'nın yanına varıp o ne olduğunu anlamadan boynuna atladım. Bu belki kendi irademle yapmayacağım bir şeydi ama içimdeki ateş öyle büyüktü ki artık birilerini yakmak, acı çektiklerini görmek istiyordum.

Mirza henüz ne olduğunu anlamadan hıçkırarak boynunda ağlamaya başladım. Kendine has kokusu ciğerlerime doluyor, midemde kasılmalara sebep oluyordu. Bende bu kasılmaların kelebek etkisi olmasını isterdim ama tamamen mide bulantısındandı.

Sonunda algıları açıldığında hızla bir kolunu belime diğerini kafamın arkasına koydu. Aramızda yer edinen karnıma rağmen beni iyice kendine yaslayıp belimi iyice sıkarak ayaklarımı yerden kesip arkamı döndürdü.

Şimdi omzunun üzerinden kapının önünde dikilen İlyas ve annesini, ayrıca hala tek sıra halinde dikilen korumaları görebiliyordum. Berivan Hanımağa şaşkınlıkla bize bakıyordu. Bu yüzündeki ifade bile Mirza'ya sarılmama değerdi.

Mirza saçlarımı okşadıktan sonra beni kendinden ayırıp yüzümü dikkatle inceledi. Gözlerimden akan yaşları parmaklarının ucuyla sildi. Gözlerine her zamanki acımla ve eğik dudaklarımla, hala ağlamayı sürdürerek bakıyordum. Mirza beni bıraktığı için önümde dikilen heybeti arkasındakileri görmemi engelliyordu. Gözlerindeki ateş biraz olsun dinmişti ama şimdi çok daha değişik bir ifade yer edinmişti.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu yüzümdeki ellerinden birini karnıma indirerek. Sesini sanki yumuşak tutmaya çalışıyormuş gibiydi. Belkide aylar sonra ona ilk defa ismiyle hitap etmek istedim ama dilime vurduğum kilitler sallanmadı bile.

"Alacak mısınız onu benden?" bu düşünceyle titredi tüm vücudum. Onlardan her şeyi beklemem gerektiğini yavaş yavaş öğrenmiştim. Aslında olup olmayacağından da emin değildim. Sadece olmayacağını umut ediyordum.

Umut içimde hala ölmeyen bir duyguydu.

"Neyi? Ne oluyor Arin?" sesi sabırsızdı, kafasını çevirip annesine baktıktan sonra tekrar bana döndü.

"Bebeğimi benden alacak mısın?" dedim, sesimin sonuna kadar yansıyan acıyla. Kelimelerimden sonra gözleri karardı, bir adımla aramızdaki mesafeyi kapattı. Gözlerimdeki yaşları temizleyip yanağımı okşadı.

"Saçmalama karım, yok öyle bir şey! Kim dedi sana bunu?" gözlerimi gözlerinden kaçırıp başımı yere eğdim. Sanki hiç söylemek istemiyormuşum gibi, oysa ki can atıyordum.

"Söz mü?"

"Söz Arin! Kim dedi, söyle." eğdiğim başımı çenemden tutarak kaldırdı. Gözlerindeki karartıya tekrar tanık ettiğimde istemsizce içim ürperdi.

"Berivan Hanım söyledi..." dedim kısık bir sesle.

"Kim dedi kim?" dedi inanamıyormuş gibi. "Sen yanlış anlamış olmayasın? Ne dedi tam olarak?" annesine olan güvenine az sonra sokacaktım! Umarım beklediğim tepkileri verirdi de içim biraz olsun erirdi. Gerçi bu psikopatın tepkilerini kestirmek bir hayli zor oluyordu.

Masumiyet +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin