6. Nefrete sürüklenmek

3K 137 13
                                    

Ağlamadım, gülmedim, somurtmadım, umutlanmadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ağlamadım, gülmedim, somurtmadım, umutlanmadım.

Son bir gündür hiçbirini yapmadan sadece izledim. Etrafımda gelişen olaylar silsilesine kulaklarım hep açıktı ama hiçbirini görmedim. Bu günlerde hayatın artık düşmekten ibaret olduğunu anlamıştım.

Hayatıma yön veren hep birileri olmuştu. Ne yapacağıma, ne yiyeceğime, ne giyeceğime hatta kiminle evleneceğime karar veren başka birileriydi. Bu birileri o bu şu falan da değildi. Birileri en başta kendi annemdi.

Annem, ailesinden sevgi görmemiş; sevgisiz bir kadındı. Tek bildiği şey görevleriydi. Ve bu görevlerinin arasında bizi sevmek hiç olmamıştı.

Annesinden sevgisizliği gören birinin başka sevgisizliklere karşı kayıtsız kalabileceğini düşünmüştüm. Ama öyle değildi.

Canım haddinden fazla yanıyordu.

Bu hemen yan koltukta oturan adam kalbimi yakıyordu. Uyandığımdan beri olaylar asla durulmamıştı, her yeni saatte farklı bir şey yaşanıyordu ve ben kendimi haddinden fazla yorgun hissediyordum. Hem duygusal, hemde fiziksel olarak aşırı bitkindim.

Uyandığım ilk anda gördüğüm kişi bacağıma kafasını koymuş uyuklayan Mirza'ydı. Öylece uyuyordu. O uyurken yüzüne baktığım o bir saatin her dakikasında içim nefretle dolmuştu.

Bir adam uyurken bile etrafına nefret saçabilir miydi?

Mirza uyandığında ilk işi özür dilemek olmuştu. Beklemediğim bir şekilde sevgili kaynanam gün içerisinde yaşadığımız olayları anlatmıştı ve Mirza suçsuzluğuma inanmıştı. Mirza'nın yüzünde garip bir ifade vardı, çözemiyordum. Bu uyandığımdan beri sabitti.

Sonraki saatlerde abim gelmişti. Beklediğim, ortalığı yakıp yıkmasıydı ama hiçbirini yapmamıştı. Gelen Mustafa Abimdi. Söylediğine göre Berat Abim onu göndermişti.

Mustafa abim, dakikalarca yüzümü izlemiş, düşünmüştü. Ve sonucunda da kuru bir özürle hastaneyi terk etmişti. Beklediğim bu değildi ve tek istediğim karmanın onu bulmasıydı.

Abim gittikten hemen sonra Mirza'nın babası olan Ata Ağa gelmişti. Abim içerdeyken onlar dışardaydı ve ilk girdiklerinde gördüğüm, Mirza'nın dudağının kenarında bulunan yeni kurumuş olan kandı.

O an kendi abimin yapamadığını Ata Ağa'nın yaptığını anlamıştım. Beklediğim tabiki de bir şiddet gösterisi değildi ama en azından birinin benim için hesap sormasını beklemiştim. Ata Ağa benimle konuşmaya çalışırken Mirza ellerini önünde birleştirmiş, suçlu bir çocuk gibi, beni izlemişti.

Kim gelip yanıma geçmiş olsun dileğinde bulunsa yüzündeki tek ifade acımaydı. Öyle pek çok kişi de gelmemişti ki gelenler genelde Mirza'nın yakın akrabalarıydı. Sanki beni kendi kanları bu hale getirmemiş gibi, birde yanımda sahte üzüntüleriyle durmuşlardı. Üstelik gelen bir kaç kişi ne zaman bebek geliyor diye de sormuşlardı.

Masumiyet +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin