39. Karmaşa

5.4K 421 55
                                    

İyi okumalar..

Bölümde 200 oy ve 150 yorum sınırı vardır. Sınırı geçildiği zaman bölüm gelecektir. Yorumlarınızı gerçekten çok seviyorum ve beğeniyorum. Hepsini okumaya çalışıyorum, beni motive eden ve tekrar bölüm yazmamı sağlayan bunlar lütfen isteğimi kırmayın.

Duyurular ve alıntılardan haberdar olmak için beni İnstagramdan takip etmeyi unutmayın. Hayaliyazar000 hesabıma sizi de bekliyorum.

****

Karmaşa

Yazardan,

Kalp dört odacıktı. Odacık anlamı bile küçük olan bir şey nasıl hayatına etkisi büyük olabiliyordu? Küçücük bünyene dünyaları sığdırmaktı.

Toprak Kandemir de bunu yaşıyordu. Kalbinde en çok ailesine yer var sanıyordu. Yanılmıştı. Bu yanılgıdan da pişman değildi. Üzüntülü hiç değildi. Sadece sabrediyordu. Karşısındaki kadının bir gün onu kabul edeceğine sabrediyordu.

Havin için ise durumlar karışıktı. Sevilmemiş biri sevilebilir miydi? Bu kadar ilgiyi, şefkati kendince hak etmiyordu. Toprağın ona içi gider bakmasını hak etmiyordu. Günlerdir bunu düşünüyordu. Evlilik yapılacak ve davadan sonra boşanacaklardı. Anlaşmaları bu yöndeydi. Bunu kendine hep hatırlıyordu ama her seferinde gideceğini düşünmek bile kalbinin sancısına neden oluyordu.

Gitmek istemiyordu. Sevmişti burayı. Herkes ona destek oluyordu, Belgin Hanıma, Mihreye, Mehmet Beye çok şeyler borçluydu. Burada kalıp savaşmak ve mutlu olmak istiyordu. Ama o ilk adımı atamıyordu.

Toprak ile aralarında bir sınır vardı ve ikisi de o sınırı geçemiyordu. Havinin bu zamana kadar attığı en büyük adım nişanda birlikte halay çekmeleriydi.

O gün Toprak için hayat yeniden başlamış gibiydi, o gün yeniden doğmuştu. İçindeki karanlık bulutlar yok olmuştu. Umut serpilmişti, olabiliriz biz demişti.

Artık gece olmuş ve odalarına çıkmışlardı. Nişandan dolayı gelen akrabalar yüzünden Toprak odalarının yanındaki küçük oda da değil, ilk defa yatak odalarında yatacaktı. Heyecanlıydı ama korkuyordu, başlamadan bu savaşı bitirmek istemiyordu.

"İstersen ben gidebilirim diğer odaya?" Havine öyle bir bakıyordu ki, isteme der gibiydi. "Hayır, gitme. Aslında hiç gitme." Cümleler ağzından zar zor çıkmıştı. Kalbi ilk defa hissetiği şeyler karşısında hızlı atıyordu. Nefesi kesiliyordu sanki. Topraktan cevap gelmedikçe hayalleri yavaş yavaş soluyordu.

Toprak ise şaşkındı, beklemiyordu. Dün halay çekmişlerdi evet ama aynı odada yatma teklifini beklemiyordu. Kalbi göğüs kafesinden çıkacaktı. Ağzını açıp bir şeyler demek istedi ama diyemedi.

"Olur," ne dediğini bilmediği saçma bir kelime çıktı, Havin de anlamadı ama onun şaşkınlığını görünce derin bir nefes almıştı.

"Yani olur kalırım, gitmem."

Havin tuttuğu nefesi verdi, Toprak ise o nefeste boğuldu. İki kalp birleşmişlerdi. Denklerdi. Gözleri ile, sözleri ile mühürlenmişlerdi.

Toprak ona bakarken içi gidiyordu, siyah saçlarını sevmek, yaralarını sarmak, gelecek vaadetmek istiyordu. Hak ettiği özgürlüğü yaşmasını istiyordu. Birde onu sevmesini, belki en çok bunu... düşüncelerinden ayıran çalan telefondu.

İlk Aşk   / Gerçek Aile Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin