24-)Umut

110 5 3
                                    

İyi okumalarr♤

Bir gündür abimi görmüyordum. Abimle aynı odaya koyulmuş olsam bile onu göremiyordum. Yan yana olmamıza izin vermiyorlardı. Çok yorgundum en son ızdırap verenlerden kaçtığım bir simülasyon izlemiştim. Sonunda ne mi olmuştu ölmüştüm. Bunları düşünmek istemiyordum. Galiba odaya götürülüyordum.

Odaya geldiğimde abimi kapıda görmemle gülümsedim "İyi misin?" dedi kafa salladım ve yatağa oturdum. Fiziksel olarak iyiydim ama ruhal olarak pek iyi olduğum söylenemezdi. "Diana iyisin değil mi bana yalan söylemiyorsun?" dediği anda duygularım bastırmıştı. Ne kadar çok hatırlamak istemesemde Minho, Newt ve arkadaşlarımı çok özlemiştim. Üzülmemek için onları hatırlamamaya çalışmıştım yani çözümü kaçmakta bulmuştum. Fakat artık kaçmak bile fayda etmiyordu.

Kafamı kaldırdım abime baktım "Abi ben çok özledim onları" dedim yanıma yaklaştı ve bana sımsıkı sarıldı kulağıma yaklaştı ve sessice "Prensesim şuan onlar bizi arıyorlar. Onlara iki gün önce bir şekilde konumumuzu attım umarım yola çıkmışlardır." dediği an hızla geri çekildim. Gözlerine baktım.ve "Gerçekten mi? Abi nasıl yaptın?" dediğim anda "Sen abini ne sanıyorsun hanım efendi. Senin abin her şeyi halleder."

Geçmişten

Okulda iftiraya uğramıştım. Çok saçma bir konuydu ama dedikodular yüzünden okulda adım yalancıya çıkmıştı ben ise bu sebepten dolayı odamda ağlıyordum. Yanıma abim geldi ne olduğunu sormuştu. Ona olayları anlattığımda sinirlendi ama belli etmedi. Hep olgun bir insandı.

Bir gün sonra okula gitmek için kalktım ne kadar çok istemesemde gitmek zorundaydım. Okula girdiğimde herkesin bakışları değişmişti. Artık yalancı gibi değilde haklıymışım gibi bakıyorlardı. Yanıma bir kız geldi. İftiranın yalan olduğunun ortaya çıktığını ve okuldaki herkesin benden özür dilediğini söyledi. Gülümsemiştim bu nasıl olmuştu.

Bunları düşünürken bir işaret gelmişti. Telefonumdan bildirim gelmesiyle telefona baktım. Herşeyim adlı kişiden bir mesaj vardı. Mesaja girdiğimde "Süprizimi beğendin mii?" yazıyordu. Gülümsedim ve "Sennn harikasınn. Çok teşekkür ederim abicimmm." dedikten sonra başka bir mesaj daha attım "Abi sen bunu nasıl hallettin." diyerek sordum biraz zaman geçtikten sonra yanıtladı "Senin abin herşeyi halleder. Sorgulama ve anın tadını çıkar." demişti.

Hatırlamıştım bir anımı daha hatırlamıştım. Umarım hatırlamaya devam ederdim. "Diana herşeyi konuşmalıyız." dedi kafa salladım. "Neleri hatırlıyorsun?" diyerek sordu ciddi konuşmaya başlamıştı. "Çok birşey hatırlamıyorum, Teressa'yla olan bir kavgamı hatırlıyorum sonradan sende geliyordun. Newt'i labirente gönderdiğimi hatırlıyorum. Denek A9 olduğumuda biliyordum. Hafızamı silmeden önce seninle konuştuklarımızı ve Ava'nın geldiğini hatırlıyorum." dediğimde kafa salladı. "Başka yok mu?" dediğinde gülümsedim ve "Şuan ise geçmişten bir şey hatırladım lisede bana bir iftira atılmıştı sen beni ondan kurtarmıştın."

Abime bakarken yüzündeki yara izleri gözüme takıldığı için sordum "Abi senin yüzünü ne oldu ve kim yaptı?" dedim ve daha dikkatli baktım yüzündeki yaralara, acımış olmalıydı. "Bir şey yok Janson'nın saçma kurallarına uymadım diye oldu ve askerler yaptı." dedi abime geçmişimizi sormalı mıydım sırası mıydı. Bilmiyordum ama sordum merak ediyordum "Abi geçmiş nasıldı bana anlatır mısın?" dediğimde yüzüme şefkatle baktı ve "Burda değil burdan çıkınca herşeyi anlatıcam şuan dinlenmelisin hadi yatağa." dedi sözünü dinledim ve yatağa yöneldim.

Minho

İki gün geçmişti ve biz şehire yeni gelmiştik. Etrafıma bakınmaya başladığımda şehrin ortasında büyük duvarlarla kaplı bir yer gördüm. İsyan orda olmalıydı yani sevgilim oradaydı. Onu çok özlemiştim ne ara ona bu kadar bağlanmıştım hiç bir fikrim yoktu. Newt'in dediği şeyle düşüncelerimden ayrıldım "Şimdi ne yapıcaz?" demişti burada ne olduğunu bilmediğimiz için hiç bir plan yapmamıştık. Newt'in sorduğu soruyu cevaplayamadan
telsizden ses geldi.

Vince'in "Vardınız mı?" demesiyle kafa sallamıştım sanki beni görücekmiş gibi neyse Brenda "Vardık" dediği sırada Sam arabayı durdurdu. "Millet burdan sonrasını yürüyoruz" dedi buna karşılık arabadan indim. Herkes indikten sonra insanların en çok bulunduğu yere yürümeye başladık. Bir kargaşa vardı. Bu kargaşada yürürken yüzü maskeli biriyle çarpıştım. "Önüne baksana gerizekalı." dedim resmen bilerek bana çarpmıştı. Yaptığı şeyle şaşırdım hiç bir şey demeden arkasını döndü ve gitti.

Newt "Minho hadi gel." demesiyle onlara döndüm biraz geride kalmıştım. Galiba kapıya yaklaşıyorduk çünkü sesler artmaya başlamıştı. İnsan topluluğunun olduğu yere gitmeye başladık. Herkes büyük kapının önünde durmuş  isyan ediyorlardı. Hiç beklemediğimiz bir anda silah ateşlemeye ve bomba atmaya başladılar. Thomas "Koşun, koşun." demesiyle koşmaya başladık. İnsanların arasından geçerek koşmak zordu labirantte koştuğumun iki üç kat yavaş halini koşuyordum.

"Newt nerdesin?" diyerek bağırdım. En sevdiğim arkadaşım oydu hatta kardeşimdi ona birşey olmasına izin veremezdim. "Hemen arkandayım Minho sadece koş" diyerek bağırdı. Görmesede verdiği cevaba sırıtmıştım.

Çok koşamıyacağımız için herkes arabalara biniyordu. Önüme gelen ilk arabaya atladım sürücü koltuğunda bana çarpan maskeli çocuk vardı. Umursamadım ve gelenlere yardımcı oldum. Newt zaten binmişti. Thomas, Brenda ve Tava'yla aynı yerdeydik fakat Sam ortalarda yoktu. Brenda "Sam nerede biliyor musunuz?" dedi korkuyla kafamı iki yana salladım. Maskeli çocuk arabayı sürmeye başladı.

Brenda çok endişeliydi. Sam'i babası gibi seviyordu. "Arabayı durdurun inmek istiyorum onu bulmalıyım." diyerek bağırdı. Thomas omuzlarından tuttu "Brenda sakin olmalısın. Sam kendi başının çaresine bakar. Eğer çok merak ediyorsan onu ararız ama şuan olmaz." dedi ve ona sarıldı. Şuan daha iyi gözüküyordu. Newt "Hey bizi nereye götürüyorsun." dedi maskeli çocuk hiç bir şey demedi. Umursamadık çünkü isyan kadar kötü olamazdı.

Bir yere geldik ve araba durdu. Etrafımızda insanlar vardı. Herkes arabadan inmeye başladı bende indim. Maskeli çocuk arabadan indi ve yürümeye başladı Thomas "Sen kimsin?" demişti. Maskeli çocuk durdu ve maskesini çıkardı ve yavaşça arkasını döndü.

Diana

Askerlerin hızla odaya girmesiyle uyandım. "Gene ne oldu lan bunlar böyle girince hep bir bok oluyor." haklısın içsesciğim umarım iyi bir şeydir. Abimde kalkmıştı ve yanıma gelmişti. Ne kadar çok beni korumaya çalışsada bana bir şey olucağı için ödü kopuyor olmalı. Janson'da girdi içeri fakat tek değildi yanında Maya'da vardı. Yakalanmıştı bizim için kendini yakmıştı.

Abim Maya'yı görünce hareketlendi ve "Janson, Maya'yı bırak canını acıtıyorsun." dedi Janson kafasını iki yana salladı. "Sizde isyanın canını acıttınız. Bize ihanet ettiniz birazda sizin canınız acısın." dedi çok sinirliydi. "Lan canımızı acıttınız ve acıtmaya devam ediyorsunuz. Janson farkında mısın günden güne ölüyorum resmen. Abim benim için endişelenmekten kafayı yiyecek. Uzun lafın kısası isyanın canı acımaz isyan can acıtır çünkü isyan kötüdür." dediğimde gözlerinden sanki bir ateş geçti.

"Diana böyle davranmaya devam edersen daha çok canım acıyacak düzgün dur." dedi kafamı iki yana salladım. Janson bize doğru yaklaştı ve Maya'yı önümüze fırlattı. Canı acımış olmalıki ah diye bir ses çıkardı. Abim öne atıldı ve Maya'yı yanımıza çekti. Janson "Şunları alın ve ayrı odalara atın. Tatlı dilden anlamıyorlar demekki." dediği anda askerler üstümüze gelmeye başladılar. Korkuyla abime baktım

Bu sefer korkuyordum. Abimi bulmuştum arkadaşlarımdan ve sevgilimden haberim vardı mutluydum bu mutluluğu kaybedemezdim. Janson çok sinirliydi canımızı bu sefer gerçekten yakardı. Abimle kesişti gözlerim "Abi ben bu sefer korkuyorum." dedim gözlerinden anlayamadığım duygu geçişleri oldu. "Sana birşey olmasına asla izin vermem prensesim." dediğini duymuştum sonrasını hatırlamıyorum.

Maskeli kişinin kim olduğunu anlamışsınızdı zaten ama ben genede sorayım o kişi kim acabaa??

Umarım beğenirsiniz oy verirseniz sevinirim :)

LabirentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin