Lando'dan:"Yani şimdi diyorsun ki baban mafya gibi bir şey?"
Carlos'un yorgun kahveleri mahçupça yüzümde dolaştı. "O kadar köklü bir insan değil, yani hayır. Ama anlının ak olduğunu
da söylemem. Kirli işleri ortaya çıkmasın diye soyundan gelen birinin geçmesini istiyor.""Benimle olursan mantıken kendi kanından çocuk olmayacak. Bu yüzden de seni Elena ile evlendirmeye çalışıyor... offf gerçekten, tam sana kavuştum derken birde başıma bu entrikalar çıktı!" Huysuzca mırıldandım ve dirseğimi tezgaha yaslayıp başımı elime dayadıktan sonra Carlos'a baktım yan yan.
"Şimdi ne olacak peki?"
"Waker ile konuşmam lazım."
"Ne istiyor olabilir?"
Carlos durdu ve sakince, "İntikam." dedi. Tek cümle bütün olayı özetlemeye kafiydi onun gözünde.
"Eee ne yapacağız şikayet mi edeceğiz?"
"Bilmem. Buluruz bir şeyler."
Başımı elimin üstünde çevirip, tip tip ona baktım. Boş gözlerle tezgaha bakıyor, sanki otomatik cevap veriyordu sorularıma.
"Carlos sen iyi misin?"
"Hmm.."
"Carlos?"
"Hm?"
Onu dürtüp kendine getirdiğimde odaksız bakışları yeşillerime çıktı.
"Ben salak değilim Carlos. Sende başka bir şey var."
Hastaneden geldiğimizden beri değişik davranıyordu. Gözümden kaçmamıştı bu hali ve şimdi ise tezgaha dalmış bir şekilde düşünüyordu.
Bunu fark ettiğimi anladığı için tekrar önüne döndü ve düşük omuzlarını silkti. Kambur oturuşuyla gözüme suçlu bir çocuk gibi gözüküyordu.
"Yok bir şey. Olacakları düşünüyorum."
İnatçılığına iç geçirdim ve tamamen ona döndüm bütün vücudumla. Dizinin üstündeki elini avuçlarım arasına aldım. Elinin soğukluğu beni ürpertse de kendi sıcaklığımın ona geçmesini bekledim.
"Eğer sana ne olduğunu başka birisinden duyarsam Carlos... o zaman fena bozuşuruz."
Hadi bakalım o inatsa bende inattım.
Carlos'uma ne olmuşsa öğrenmem gerekiyordu.
Benim ısrarcı bakışlarıma baktı bir süre. Geri adım atmayacağımı anladığında gözlerini devirerek iç çekti ve pes edip vücudunu dikleştirdi.
Serbest elindeki işaret parmağıyla şakağına vurdu sertçe. "Ne olduğunu buraya sor."
"Garipten sesler mi duyuyorsun?"
"Hayır. Hastayım Lando."
"Ya ben onu sormuyorum ki ama!"
"Gerçekten hastayım Lando. Psikolojik değil. Beynimde tümör var ."
"Ne...?"
Kafamın içinde türlü türlü, sayısız senaryo açılıp kapandı. İyisi kötüsü; hepsi düşünecelerimi ele geçiriyordu bu haber karşısında. Nutkum tutulmuştu, ne diyeceğimi bilemiyor gibiydim. En uygun kelime ne olabilirdi? Ne söylenebilirdi?
"Ama.. merak etme. Doktorlar iyi huylu olduğunu söylüyor. Arada bir stresten dolayı kendini belli edesi tutuyor o kadar."
"Ben.. Carlos.." Yeni konuşmaya başlayan çocuk gibi şoktan kekelesemde Carlos beni şefkatli kollarının arasına çekti. Ona sımsıkı tutunarak sarıldım, tatlı kokusunu içime çektim ki bana daha iyi gelebilsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nunca
FanfictionHiçbir zaman.... Bazı insanlar için uzun bir kelime, bazıları için çok kısa bir vakit.. Ama Lando için, imkansızdan da öte.. Hiçbir zaman; lisede Carlos Sainz'in zorbalıklarının bitmeyeceğini bilen Lando, ilerde babasınının rakibi olan şirkette Ca...