Uyarı! Eğer kan, işkence vb. şeyleri okuyamıyorsanız ve rahatsız oluyorsanız dikkatli olmanızı öneririm.~
1 Ay Sonra
Yazardan:
"Eee ne oldu şimdi? Mafyacılık oyununuz buraya kadar mıydı?"
Kırmızı saçlarını parmaklarının arasına alıp geri yatırdı Lucas. Önünde bağlı olan üç adama gülerek bakıyordu. Gülümsemesi kesinlikle tatlılık veya şirinlik içermiyordu. Karşısındaki adamların sinirini bozacak türden bir sırıtıştı.
Alaycı ve sinsi.
"Neyse.. Matador şükret cezanı ben kesmiyorum. Ama siz ikiniz için aynı şeyi söyleyemeyeceğim." Lucas işaret ve orta parmağıyla Matador'un yanında sandalyeye bağlı iki adamı gösterdi. "Arkamda intikam için aç olan dört tane aslan var."
Ağızları da bağlı olsa bile, nefes dahi almıyordu üç adam. Ortama hakim olan loş ışığın korku dolu sessizliğini bölen, gıcırtılı tahta kapının açılması oldu.
Ağır adım sesleri bütün karanlığı dolduruyor, kimin geldiği gözükmüyordu. Ancak, kırmızı saçlı ve arkasındaki ekibi kimin geldiğini bildiği için iki yana çekilmiş, ortada olan boşluğa bir figür yerleşmişti.
"Görüşmeyeli uzun zaman oldu padre."
Carlos'un soğuk, iç titreten sesi yankılandı çıt çıkmayan ortamda. Sadece bakışlar konuşuyordu; gerek Bruce'un korku dolu bakışları, gerek Waker'ın endişeli bakışları. Yine de Matador her zamanki sakinliğini koruyordu.
Öleceğini bilse bile.
"Arthur, Waker'ı alın. Boris siz de Bruce'u. Diğer odalara kitleyin, onların icabına daha sonra kendi ellerimle bakacağım."
"Yüzlerine iki yumruk çakmazsam rahat etmem ama!" Arthur Waker'ın iplerini çözmek için yaklaşmaya başlamıştı. Ne kadar kendisine bir zararı olmasada bu üç adamdan öldüresiye nefret ediyordu.
"İstediğinizi yapın ama öldürmeyin."
"Yani son noktayı ben koyacağım diyor patron. Kapiş?" dedi Boris çoktan tepesinde dikildiği Bruce'a göz kırpıp gülümseyerek.
Bruce'un korku dolu gözlerle en son gördüğü şey onun acımasız okyanus mavileriydi. Boris boynuna yaptığı tek hamlede onu bayıltmış, aynı hamleyi Arthur'da yaparak, Lucası'ın yardımıyla Waker'ı taşımaya başlamışlardı.
Alex'de Boris'e yardım etmiş iki adamı da çıkarmışlardı harabe odadan. Carlos'da bu sırada oturabileceği bir sandalye çekmiş, babasının karşısına geçerek bacak bacak üstüne atıp kollarını göğsünde bağdaştırmıştı.
"Sizi buraya tıkabilmek için ne serüvenler atlattım. Uslu olsanız iyi edersiniz, padre."
Atlattığı serüvenlerin başlangıcı bir ay önce yaptığı kurul toplantısına dayanıyordu. Ancak, hemen atağa geçme gereği duymamıştı o toplantıdan sonra. İçindeki fırtınanın taş üstüne taş bırakmamasını istese de, beklemek; daha yatıştırıcı, daha mantıklı karar almasını sağlamıştı.
Körü körüne babasını kaçırmamıştı mesela.
Onun yerine bu bir ay içerisinde, holdingi satmak için doğru zamanı beklemişti. Normalde iyiliği üstünü örterek, el altından yapmayı tercih edenlerdendi. Fakat bu sefer kendi cebinden olmayan, tamamen şirketin kasasından yaptığı bağışlar medyaya bomba gibi düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nunca
FanfictionHiçbir zaman.... Bazı insanlar için uzun bir kelime, bazıları için çok kısa bir vakit.. Ama Lando için, imkansızdan da öte.. Hiçbir zaman; lisede Carlos Sainz'in zorbalıklarının bitmeyeceğini bilen Lando, ilerde babasınının rakibi olan şirkette Ca...