Darling.

155 19 57
                                    


Lando'dan:

Carlos'la güzel bir araba muhabbetinden sonra kocaman 'Sainz' tabelasının, upuzun ve tepesinde asılı olan holding binasına giriş yapmıştık. Carlos girişten kolaylıkla geçerken ben güvenliğe takılı kalmıştım ne yazık ki.

Çok normaldi çünkü bizim binaya girerken de kart okutmanız gerekiyordu gişeden geçerken. Aynı sistem burada da vardı ve bilin bakalım kim ilk defa buraya geliyordu?

"Siz geçemezsiniz bayım."

Carlos'un gibi güçlü bir el beni omzumdan tutup geriye çektiğinde sendeledim ancak dengede kalmayı başarabilmiştim. Carlos tabiiki gişenin öbür tarafındaydı çünkü beleşe geçmişti, piç.

"Geçmem için ne yapmam gerek?"

"Kendinize ait bir ID kartınızın olması gerek." dedi iri yarı adam tok ve soğuk sesiyle.

Ulan koruma mısın güvenlik misin ne bu vücut anasını satayım?

Carlos benim gelmediğimi anca fark etmiş ve yolun ortasında durup beni aramaya başlamıştı. Saftirik ifadesi çok komik gözüktüğü için gülmemi bastıramadım.

"Buradayım! Geçemiyorum buradan!"

Carlos sesimi duyduğu gibi kafasını çevirdi ve hemen olduğum tarafa adımladı. Kızacağını düşünmüştüm ama yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.

"Chris'in ağlarından kurtulmak pek mümkün olmaz." dedi bana açıklama gereksinimi duyarak. Adının Chris olduğunu öğrendiğim güvenlik sadece başıyla selamladı Carlos'u.

"O benimle Chris. Bırak geçsin."

"Emin misiniz Bay Sainz?"

"Merak etme sevgilim o benim. Yakında ona da kart çıkartacağım zaten."

Ney ney ney ney??

Neyiymişim ben onun???

"Bu seferlik izin veriyorum Bay Sainz."

Adamın tek bir dokunuşuyla gişelerin bir tanesi açılmıştı. Carlos bana elini uzattı ve onun elini tutup hızla gişeden geçtim.

Carlos'un dediği şeyi düşündükçe kalbim daha da hızlı atıyordu. Elimin titremesini hissetmesin diye dua zinciri başlatacaktım adeta.

Sevgilim...

Lanet olsun yemin ederim altı sene beklediğime değecek bir duyguydu bu!

"İşini iyi yaptığın için teşekkürler Chris."

"Benim görevim bu Bay Sainz. İyi günler."

Carlos o adamla vedalaştığında yerimde zıplaya zıplaya Carlos'u takip ettim. El ele tutuşuyorduk ancak içimdeki çocuğu susturamıyordum.

"O kadar mı sevdin?"

"Ha?" diyiverdim etrafa aval aval bakmayı kesip ona dönerek. O zaten bana bakıyordu benim aksime.

"Sevgilim dememi bu kadar çok mu sevdin?"

Heyecanlı halimi işaret ettiğinde hızla kafamı salladım. Bunu inkar edemezdim asla. Sonra çarpılırım mazallah.

"Hem de çok!"

Bana gülerek baktı ve bir şey demeden beni bir yere çekiştirdi. Sessizce onu takip ettim ve yangın merdivenine geldiğinde demir kapıyı hızla açıp beni içeri çekti.

Sırtım yeni kapanan kapıyla buluşunca dudaklarımdaki ani baskı beni şaşkına çevirdi. Gerçekten.. aramızdaki bu doyumsuzluğu ne yapacaktık bilmiyorum.

NuncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin