Yazardan:"İstediğin kadar... bana eziyet et. Konuşacağımı mı düşünüyorsun?"
"Küçük piç. İstesen de istemesen de.."
"Hadi ama Dominic! İkimizde burada en tecrübeli olanın ben olduğunu biliyoruz!"
"Kendine güveniyorsun ama burası askeriye değil, seninle aynı seviyedeyim."
Dominic eski silah arkadaşına acıyarak bakıyordu. Üniversitede çıkmaz bir bataklığa düştüğünde, elinden tutup kurtaran arkadaşının böylesine canileştiğini görmek onu çok üzüyordu.
Carlos'a bir şey söylememişti. Söyleyememişti daha doğrusu. Bruce'un ihanetinden sonra güvenebildiği tek insandı. Ne kadar Carlos'la küçükken tanışmış olsa da aralarındaki yaş ikisi için de önemli değildi.
Belki konuşmalarında resmiyet geçiyor olabilirdi ama bu tamamen Dominic'in küçük Carlos'a olan saygısından kaynaklıydı. Kuzeniyle yaşadığı sıkıntıyı bilmiyordu ama eğer Bruce ile tanışmamış olsaydı Carlos'un yardımcısı olamazdı.
Yada kader ağlarını başka bir şekilde örerdi.
Yine de Dominic ona acımayı planlamıyordu. Hem değer verdiği dostuna hem de onun sevgilisine yaptıklarını göz ardı edip vicdanını dinleyemezdi.
"Ah Dominic.. seni yaralandığında kurtaran bendim, bu yüzden askeriyeden ayrıldığında seni yine kurtaran bendim. Amcam sayesinde kuzenime bebek bakıcılığı yapmaya başladın. Bir kere bile teşekkür etmedin bana. Sana kırgınım."
"Götüne sok o kırgınlığı Bruce. Bana ajitasyon yapmaya çalışma, kanacağım en son şey."
"Deme öyle, geçmişimiz var."
Dominic oturduğu sandalyeye biraz daha yayıldı. Bruce'un eli kolu zincirle bağlı yerde dizlerini kendine çekmiş bir şekilde oturuyordu. İki gündür ellerindeydi, Carlos Lando ile ilgileneceğini söyleyip gelmeyi ertelemişti ve bu sebeple ona göz kulak olmak zorundaydı.
"Hangi geçmiş?"
"Güzel taktik."
"Seninki de öyle. Ama ne var biliyor musun? Eğer eski Dominic olsaydım sana acırdım."
"Hâla eski Dominic'sin. O piçe çalıştığın için bana değiştim ayakları yapma."
Dominic onun kendini bilmiş tavrına sadece yan yan gülümsedi. İnce dudaklarının kıvrılış şekli o kadar alay içeriyordu ki, bu iğneleme direkt Bruce'un umursamazlığını suistimal ediyordu.
Mavi gözleri hâla eski keskinliğini koruyordu. Hiçbir şey gözünden kaçmadığı için keskin nişancılık görevi ona aitti. Düşmanları büyük bir dikkatle yere serer, havada uçan kuş bile ona itaat ederdi.
Öyle ki, eski arkadaşının duygularının çöküşü usta gözlerinden kaçmamıştı. Belki ani bir sinir patlaması gelecekti, bilmiyordu. Ama izlediği yol kendince en doğrusuydu. Ona göre bir insanı alt etmek için gururuna dokunmak çok iyi bir başlangıçtı.
Bu duruma gülmesini saklayamadı. Simsiyah saçlarını parmaklarının arasına geçirdi, kesinlikle komik bir durum yoktu. Artık sinirleri iyice gerilmeye başlamıştı.
"Sevdiğimi biliyordun.. sana anlattım. Sevdiğim kadını bir tek sana söyledim. Sen ne yaptın peki?"
Bruce buna cevap vermedi.
"Çünkü ne yaptığını biliyorsun Bruce. İster konuş ister konuşma. Arkandakini bulmam.. uzun sürmeyecek. Bunun için elimi dahi sürmeyeceğim sana."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nunca
FanfictionHiçbir zaman.... Bazı insanlar için uzun bir kelime, bazıları için çok kısa bir vakit.. Ama Lando için, imkansızdan da öte.. Hiçbir zaman; lisede Carlos Sainz'in zorbalıklarının bitmeyeceğini bilen Lando, ilerde babasınının rakibi olan şirkette Ca...