Carlos'dan:Bazen duyduklarımızı yedirmesi çok zor gelir insana. Duvarlarınızı yıkamadığınız anlar olur. Geçmişin izini taşıyarak örülen o duvarlar bir anda.. bir anda öyle bir haberle yıkılır ki enkazdan kaçarken sığınmak için bir liman ararken bulursunuz kendinizi.
Kaçarken yorulduğunuzda sığınmak istediğiniz o liman sırtınızı dayayacak bir dağ olur yada sıcaklığı altında yine çocuk hissedeceğiniz bir ev olur size. Bu duyguları kime yüklediğiniz önemli de değildir: belki annenize, babanıza, kardeşinize, sevgilinize yada eşinize..
Eninde sonunda.. kaçtığınız bir gerçeklik vardır. Sizi gölge gibi takip eden, nereye giderseniz gidin peşinizi bırakmayacak olan bir gerçeklik. İçinizdeki karanlık tarafın yansıması olan bir gerçeklik.. yin ve yang gibi birbirinizi tamamladığınız, sizden bir parça olan..
Lando ile sevgili olduktan sonra yüzüne bile bakmadığım sigaram yine dudaklarımın arasındaydı. İçimdeki fırtınayı dindirir miydi bilmiyordum. Yine de bahane aramak için iyi bir sebepti.
İçime çektiğim dumanı usulca soğumaya başlayan havayla buluşturdum. Genzimin yanış şekli, burnumdan çıkan grimsi bulut birkaç saniyeliğine düşüncelerimden uzaklaştırmıştı beni.
El-Matador..
Artık azılı düşmanımdı.
Onu bulduğumda, aramızdaki kan bağı bile beni durduramayacak kadar öfke kaynıyordu damarlarımda. Bana, en önemlisi dokunmaya bile kıyamadığım, üzerinde tir tir titrediğim sevgilime olan asılsız ve geri görüşlü düşünceleri yüzünden.
Ve dediğim gibi.. babam olması hiçbir şeyi değiştirmiyordu.
Hatta içimdeki yangını öyle körüklüyordu ki, intikam alma isteğim her geçen saniye arşa çıkıyordu.
"Öfkeyle kalkan, zararla oturur Carlitos.. aklından geçenler ta kapının ötesinden gözüküyor sevgilim."
Ah.. limanım da gelmişti işte.
Lando arkamdan sessizce yaklaşıp kollarını kalın paltoma sardı. Elleri karnımın önünde birleşirken anlını kürek kemiklerimin ortasına yaslamıştı. Paltom olmasına rağmen nefeslerini sırtımda hissetmek mümkündü.
Sigaramın son demlerini de içime çektikten sonra hastane çatısından aşağı yollamıştım. Lewis aradıktan sonra şaşkınlığımı hızlı toparlayıp soğukkanlılığımı koruyarak aldığım haberi bizimkilerle paylaşmıştım.
En çok şaşıran tabiiki Lando'ydu. Böyle bir şeyi asla beklemiyordu. Zaten kendimi suçlu hissettiğim için hastanenin çatısına kaçmıştım saatler önce. Şimdi ise kendim korkuluğa yaslı duruyorken Lando bana arkadan sarılıyor aramızda hiçbir muhabbet geçmiyordu, olayın şoku sebebiyle.
Gerçi, şaşırmadım desem yeridir. Babamdan böyle bir şey bekleyecek ilk insan ben olmalıydım. Beni zorla kolumdan tutup götürdüğü harabe yerlerde, insanların hayatları için ona yalvarışını, sikik egosunu tatmin edişini kendi gözlerimle görmüştüm.
Hem de senelerce.. hiç bitmeden.
O insanları kurtarmaya çalıştığımda ise ardı arkası kesilmeyen iş yığını beni bulurdu. Babam başımdan aşağı tonlarca iş yığar küçük olsam bile bunlarla uğraşmamı, ilerdeki varisin ben olmamdan dolayı erkenden alışmamı isterdi.
Bahanesi buydu tabii, asıl amacı işine burnunu soktuğum için beni cezalandırmaktı.
"Seni neden daha erken bulmadığımı, kendimden uzak tutmaya çalıştığımı, seneler sonra anlayabildin mi Lando?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nunca
FanficHiçbir zaman.... Bazı insanlar için uzun bir kelime, bazıları için çok kısa bir vakit.. Ama Lando için, imkansızdan da öte.. Hiçbir zaman; lisede Carlos Sainz'in zorbalıklarının bitmeyeceğini bilen Lando, ilerde babasınının rakibi olan şirkette Ca...