Olaylardan iki ay sonraCarlos'dan:
"Carlos!"
Odamın kapısı aniden açılınca odaklandığım bilgisayarımdan gözlerimi oraya çevirdim. Aşırı yorgun hissetmemle birlikte nişanlımı görmem yüzümde tatlı bir tebessüm oluşturmuştu.
"Lando'm bu ne sürpriz?"
O bana doğru yürümeye başladığında bende ayaklandım ve odanın ortasında buluştuk. Direkt boynuma atlayıp sarılırken bende onu belinden yakalayıp bir tur etrafımızda çevirdim.
Şen kahkahası bütün yorgunluğumu süpürmüştü şimdi, özlediğim kokusunu doya doya içine çekmeye çalıştım. Lando bana şirketi tekrardan sattığından beri ciddi anlamda kendimi işe kapatmıştım.
Hem kafamı dağıtmak hem de kendimi toparlamam için iyi olmuştu. Tabii bu demek değil ki sevgilimi yalnız bıraktım. Asla! Aylar önce Lando'ya bahsettiğim dedemden bana kalan evimi düzenlemiş, tadilatını yaptırmış ve oraya taşınmıştık.
Her sabah onun uyuyan yüzüyle güne başlamak gibisi yoktu mesela. Sabahleyin erkenden kalkardım ki akşam eve erken gidebileyim ve Lando ile vakit geçirebileyim. Bu artık normal bir aktivitem olmuştu. İşi ondan öncelikli tutmamaya özen gösteriyordum.
"Bugün çocukları çağırdım. Senin için sorun olmaz değil mi?"
Kollarımın arasından kurtulup beni ofisimin ortasına konumlanmış deri koltuklardan birine yönlendirmişti bu sırada. Omuzlarımdan itip koltuğa oturttuğunda hiç umursamadan kucağıma yerleşti. Ellerini ensemin arkasında birleştirince parlayan yeşilleriyle bana bakıyordu.
"Olmaz tabii. Niye sorun olsun?"
"Şu son günlerde çok yoruluyorsun. Kıyamıyorum sana."
"Güzel kalpli meleğim benim."
Gömün beni şuraya, vallahi ya. Bu ne tatlılıktır..
Lando'nun yumuşak yanaklarına sulu öpücükler bırakmaya başladım. Beni ittirmeye çalışsa da güldüğü için yapamadı.
"Dur bir ya! Ne diyeceğim babam düğün için tarih baktık mı diye soruyor. Baktık mı?"
"Bakmadık mı?" Sanki yapmışız da unutmuşuz gibi kaşlarım kalktı havaya. Halbuki yapmamıştık, bunun için vaktim yoktu. Lando'da işleri toparlamamı beklemiş beni zorlamamıştı doğal olarak.
"Bakmadık Carlos.. bakmadık.." O da yeni fark etmiş gibi sessizce söylendi kafasını eğip.
"Güzelim bak bana. Üzüldün mü şimdi sen? Yarına bile düğün yeri bulurum, yeter ki yıldızım üzülmesin!"
Kafasını hevesle kaldırıp bana baktı. Ah.. yeşillerindeki o parıltıları kurutursam bir gün, bilin ki o gün öldüğüm gündür.
"Ya hayır! Daha hiçbir şeyimiz hazır değil! Nereye düğün yapıyoruz?"
"He. Hazır olsa yarın evleneceksin yani?"
Hızlı hızlı kafasını salladı. Tatlılığına dayanamdım bu sefer dudaklarına saldırdım. Öpüşüm nazik, sevgi doluydu. İnce dudaklarının her ayrıntısını tekrardan tadarken kapımın iki kere çalınmasıyla geri çekildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nunca
FanfictionHiçbir zaman.... Bazı insanlar için uzun bir kelime, bazıları için çok kısa bir vakit.. Ama Lando için, imkansızdan da öte.. Hiçbir zaman; lisede Carlos Sainz'in zorbalıklarının bitmeyeceğini bilen Lando, ilerde babasınının rakibi olan şirkette Ca...