Lando'dan;"Hadi ama Lando! Alt tarafı malzeme salonundan eldiven alıp geleceksin!"
Daniel'in beni ittirmesine karşın omzundaki elini aldım ve durması için nazikçe ittirdim.
"O rutubetli pis yere hayatta girmem ben!"
"O zaman taş-kağıt-makasta yenilmeseydin! Hadi git!"
Daniel tekrardan beni omzumdan ittirdiğinde oflayarak malzeme odasının yolunu tuttum. Beden denilen saçma sapan bir ders yüzünden okulun en kuytu köşesindeki yere gitmek zorundaydım.
Ayaklarım yere sürte sürte depoya benzeyen yere geldiğimde derin bir nefes aldım. Karanlıktan ve dar alanlardan korkardım. Sağ olsun annemin mükemmel cezaları bende böyle travmalar bırakmıştı.
Yaramazım diye beni bir günden daha uzun süre odaya kitlerdi ve gıkım dahi çıkmazdı. Bunu öyle günler ayarlardı ki babamın evde olmadığı zamanları tuttururdu hep.
Ortaokula geçtiğim zaman dayanamayıp annemi babama şikayet ettiğimde her şey ortaya çıkmıştı tabii. Neyse ki, babam bana inanıp annemi evden attırmıştı.
Yani bu yüzden kapalı yerlerden korkardım. Şimdi de olduğu gibi ancak depo fazla dar olmadığı ve uzun süre kalmayacağım için bir sıkıntı yaşayacağımı düşünmüyordum şimdilik.
Açık kapıdan içeri girdiğimde beni ağır bir nem kokusu karşıladı. Yüzüm ekşirken beyzbol eldivenlerinin nerede olduğunu aramaya başladım.
Kırk yıl başı bir sınıf etkinliğine katılmıştım onda da kapak bana patlamıştı ya... ne desem boştu artık. Daniel de nasıl becerdiyse eldivenini yırtmayı.. eşek herif.
"Yok artık. Nasıl ulaşacağım ben oraya!"
Duvara yaslı upuzun bir dolabın üstündeki kutu gözüme ilişti. Oraya yetişmem bir hayli zor olmakla birlikte nasıl çıkacağımı düşünüyordum.
Yerde duran iki kasayı üst üste koymuş, pek güvenli olmasa da üstüne çıkmayı başarmıştım. Bu güzel, mükemmel deponun ışıkları da yanmadığı için içeri vuran gün ışığında kör topal hareket ediyordum maalesef.
Tam eldivenlerin olduğu kutuya ulaştığımda ayaklarımın altından çatırdama sesi duydum. Vücudumu panik kaplarken üst üste koyduğum kasalar kırılmış ve bende öylece yeri boylamıştım.
Ağzımdan birkaç küfür kaçsa da, kafamı sert betona geçirdiğimde gördüğüm tek şey garip bir insan silüetiydi. Kim olduğunu çıkaramamıştım ancak, hızlanan kalbim o kişinin kim olduğunu anlıyor olmalıydı.
•
Carlos'dan;
Beyzbol sahasının kenarındaki banklarda otururken Lando ve Daniel'in bağırışları kulağıma ilişti. Kafamı oraya çevirdiğimde kaşlarım istemsice çatılmıştı.
Onlarla ortak derslerimizden biride beden dersiydi. Sınıfça bu sefer beyzbol oynama kararı almışlardı ve bu sırada Daniel'in oyun sırasında eldiveni parçalanmıştı eski olduğu için.
Lando onunla dalga geçince taş-kağıt-makas da yenilemiş ve Daniel'e yeni bir eldiven almak zorunda kalmıştı. Bu yüzünden malzeme odasına gitmek zorundaydı.
Meraklısı değildim kesinlikle, o yüzden izlememiştim ancak bildiğim garip bir şey vardıysa o da Lando'nun öyle ortamlara girememesiydi.
Peşinden gitmeli miydim?
"Ne kestin be.. tamam anladık aşıksın."
"Kes sesini Max. Elimin tersindesin!"
Yanımda sevgilisini kolunun altına almış Max'e sinirle döndüğümde yüzünde hınzır bir sırıtış hakimdi. Ona gözlerimi devirmiş ve tekrardan Landoların olduğu tarafa dönmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nunca
FanfictionHiçbir zaman.... Bazı insanlar için uzun bir kelime, bazıları için çok kısa bir vakit.. Ama Lando için, imkansızdan da öte.. Hiçbir zaman; lisede Carlos Sainz'in zorbalıklarının bitmeyeceğini bilen Lando, ilerde babasınının rakibi olan şirkette Ca...