13- Sevgilim Ol

4.3K 210 166
                                    


Sessizlik bazen çok rahatsız edici olabiliyordu. Çünkü bazı sessizliklerin anlamı olurdu. İçinde bulunduğumuz sessizliğin anlamı neydi bilmiyordum ama bir anlamı vardı.

Kerem arabaya bindiğimizden beri tek kelime bile etmemişti, ondan aldığım gazla ben de sessizlik yemini etmişçesine ağzımı bile açmamıştım.

Nereye gittiğimizi, neden beni de götürdüğünü, neden konuşmadığımızı; hiçbir şeyi bilmiyordum. Ortamda sadece asfaltta kayar gibi giden arabanın sesi yankılanıyordu. Bir de açtığımız radyonun sesi vardı işte. Yaklaşık bir saattir sürekli değişen şarkılarla yarış hâline girmiş gibiydik.

Gittiğimiz şehirler arası yolda araba sağa doğru yanaşıp ani bir şekilde fren yaptığında öne doğru savrulmamak adına taktığım emniyet kemerine yapışıp gözlerimi kapattım sıkıca. Tekerlerin attığı çığlığın ardından araba durduğunda kapattığım gözlerimi açtım ve Kerem'e doğru döndürdüm bedenimi. Alnı direksiyona yaslı vaziyette derin nefesler alıp veriyordu sadece.

"İn arabadan." dedi az çok kendine geldiğinde. Ne dediğini anlamadığım için kaşlarımı kaldırdım şaşkınca. Otobanın ortasında arabadan inmemi mi istiyordu? Tekrardan aynı emir cümlesini kurup "İn arabadan." dediğinde saçmaladığını söylemek adına ağzımı aralayacaktım ki sertçe direksiyona vurup kelimelerimi ağzıma tıktı.

Titreyen eliyle benim tarafıma doğru eğilip ilk kapıyı açtı, daha sonrasında da emniyet kemerimi çözüp bana baktı Kerem. "İn arabadan dedim." diye mırıldandı sertçe. "İnsene arabadan!"

Daha fazla şaşıramayacağımı anlayınca istediğini yapıp arabadan indim ve kapıyı kapattım yavaşça. Delirmiş gibi davranıyordu ve ben daha canıma susamamıştım, ne istiyorsa onu yapabilirdi.

Benim arabadan inmemle hızla gaza bastı Kerem. O gözden kaybolana kadar şaşkınca arkasından izlesem ve yürüsem de durmamıştı.

Birkaç adım daha attım sinirli sinirli. Beni resmen üzerimde hiçbir iletişim cihazı olmadığını bile bile yolun ortasında bırakmıştı. Bıraktığı yol işlek bir yol da sayılmazdı, yanımdan yüz seksenle geçen arabalar dışında görebildiğim hiçbir şey yoktu. "Cidden" diye mırıldandım sinirli sinirli. Yolların nereye çıktığını, en yakın merkezden ne kadar uzaklaştığımızı bile bilmiyordum. "Hastasın ya sen!" dedim duymayacağını bile bile. İçimi boşaltmaya ihtiyacım vardı. "Ruh hastası!"

Biraz daha ilerledim isteksiz bir şekilde. Uzun süredir herhangi bir benzinliğe denk gelmediğimiz için bir umut bulurum diyerek atıyordum her adımımı. Dayanamayacağımı anlayınca ayağımdaki topukluları da çıkarttım hızlıca. Resmen yolun ortasında ölüme terk edilmiştim.

Uzun sayılabilecek bir yürüme, dinlenme merasimi ardından bir arabanın yanıma yanaştığını hissetmemle kafamı hafifçe yana doğru çevirip omuzlarımı çökerttim. Eğer yanılmıyorsam, bu az önce zorla indirildiğim arabaydı.

Görmüyormuş gibi yaptım onu. Ben görmüyormuş gibi yaptıkça yavaşça yanımda ilerlemeye devam etti arabayla. Yürüyüş hızıma ayak uyduruyor açtığı camdan gözünü ayırmadan bana bakıyordu. "Bu kadar gururlu olduğunu bilmiyordum." dedi gayet lakayıt bir tınıda. "Uzatmanın gereği yok, bin işte arabaya."

"Beni yolun ortasında indirdin!"

"Ve geri geldim, ben bir sorun göremiyorum."

Gözlerimi devirdim bu tavrına. Bir daha öleceğimi bilsem onunla bir yere gitmezdim, gitmeyecektim. İstediği kadar peşimden gelip beni istediği kadar bir şeylere zorlayabilirdi.

"Ciddi misin sen?" diye sordu şaşkın şaşkın. Hâlâ vazgeçmemiş, yanımdan gelmeye devam ediyordu. Seyir hâlindeki araçlar için büyük bir tehdit oluşturduğumuzun farkında olsam da bunu umursamadım. Yol ortasında beni indiren kişi bunu umursasa daha iyi olurdu.

SENDEN BAHSETTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin