28- Sonları Değiştirmek Sadece Hikâyelere Mahsustur

1.9K 125 81
                                    

Keyifli okumalar (:

Oy ve yorumlarınızı mutlak suretle bekliyorum. Yoksa kızacağım kdsfjdsıojfsdg

Bir de açıklamak istediğim bir şey var. Beğenmediyseniz sizi burada zorla tutmuyorum. Benim kafamdaki şeyler bu şekilde gelişiyor. Ben basit düşünüp aa aşk yazayım sonunda ya ölsün ya mutlu olsunlar diye düşünemiyorum. Benlik değil, ben o tarz yazmayı sevmiyorum, yazana da saygı duyarım ama benden beklediğiniz bu minvalde bir şeyse yazmayacağım. Bunu bilin.

Bunun haricinde tekrar açıklayayım. Siz Kerem ve Aslı olarak Onur Kılınç'ın yazdığı bir senaryoyu okuyordunuz. Okumaya da devam edeceksiniz. Ama bundan sonra her bölümde Onur'un hayatına da değineceğiz. Kitap aslında başından beri erkek bakış açısından yazılıyormuş gibiydi ve sebebi de buydu. Yani Onur, senaryoyu Aslı'nın gözünden yazıyor ama kendi bakış açısından bir kadın karakter yazıyor. Bu yüzden de olmasını istediği şeyleri yazıyor, sevdiği kadının kendisine nasıl davranmasını istiyorsa öyle yazıyor. 

Cem Adrian- Biz Senle

"Biz senle aynı  yağmurdan dökülen, ayrı dağlardan süzülen, aynı denizde can veren nehirler gibiyiz."

***

Onur Kılınç

"Otuzundan sonra başımıza yazar da oldu."

Bilgisayarla uğraşırken kurulan cümle ile kafamı hafifçe kaldırıp gülümsedim ve masaya konan kahvaltılıklardan birkaç parçayı ağzıma tıkıştırdım. Konuşan kişi Esra ablaydı. Babamın yeni eşi olarak yaklaşık on küsür senedir bizimle yaşıyordu. Annemin yerine tam anlamıyla koymamış olsam bile üzerimde çok fazla emeği olan bir kadındı. Anne dememizi kendisi istememişti zaten ama bir anne evladı için ne kadar debelenirse hiç düşünmeden bizim için aynı özveriyi göstermişti.

Hayatıma iyi ki girdi dediğim insanlardan biriydi.

"Yazar oğlum olmadı da demezsin." Bu cümleyi kurduktan sonra bilgisayarın kapağını sertçe indiren kardeşime baktım şaşkınca. O da kaşlarını kaldırıp çaprazıma olacak şekilde oturdu ve bana doğru döndürdü bedenini. "Sabaha kadar banyoda ne yaptın?"

"İşim vardı."

"Onur beni delirtme!" Kimsenin bize dikkat etmesini istemediği için iyice yanaştı bana doğru. Bu tavrına gözlerimi devirip sandalyemi uzaklaştırdım ben de. Genelde abi diyor olsa bile sinirlendiğinde ya da kırıldığında adımla hitap etmeye başlardı. Şu anda muhtemelen öfkeliydi, onu kıracak bir şey yapmamıştım çünkü. "On saat boyunca banyoda ne işin olabilir?"

Sorulan soru mantıklı olsa da verecek bir cevabım olmadığı için sofradaki zeytinlerden birini ağzıma atıp es geçtim cevap verme işlemini. Anlatacak bir şeyim de yoktu zaten. Gerçekleri anlatmanın kimseye, hiçbir faydası yoktu. Bu yaşıma kadar gerçeklerle gelmiştim ve aynı anda herkesi memnun etmek, bunu da gerçeklere başarmak çok zordu. Zordan da öte imkansızdı. İnsanlar gerçekleri sevmezdi.

"Soruma cevap verecek misin?"

"Ofisi çok boşluyorsun Asya." Bardağıma az önce koyulan portakal suyundan da bir yudum aldım umursamazca. "Raporlar benim elime de ulaşıyor, bil istedim. Kardeşim falan demem, çıkışını veririm."

SENDEN BAHSETTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin