15- Yalanla Yamalanmış Gerçekler

3.5K 213 46
                                    

Keyifli okumalar, bölüm umarım hoşunuza gider 

Sezen Aksu- Büklüm Büklüm

Eğik kısımlar geçmiş zamandan kesit

***

5 yıl önce

İnsanların hepsi dünyaya gözlerini şanslı aralamazdı. Bazılarının debelenmesi, debelendiği ölçüde de tekmelenmesi gerekirdi. Debeleniyordu genç çocuk. Belirli bir başarıya erişmişti ama dahasını istiyordu. Doyumsuzdu. Başarı konusunda, para konusunda çok doyumsuzdu.

Yokluğu, yokluk içinde yaşamayı iyi biliyordu çünkü. Deneyimliydi. Yağmur yağdığında arkadaşları konforlu bir şekilde evlerinde otururken onun yerlere paspas yaptığı çok vakit olmuştu. Oyunculuk, şöhret bir çıkar yol muydu o da bilmiyordu ama hiç değilse artık parası vardı. Ailesini geçindirmenin bile ötesinde yaşatacak kadar parası vardı. 

Telefonuna kurduğu alarmın ışığı yanıp sönmeye başlayınca yavaşça durdurdu adımlarını. Saat yediye geliyordu. Saatin kaç olduğunu ezbere biliyor olmasına rağmen bir de koluna taktığı elektronik kol saatine baktı öylesine. 

Sabah koşusuna çıkmıştı. Her gün yapardı bunu. Aslında uzun bir süredir günleri birbirinin aynısıydı. Dahasını istiyorsa daha çok çalışmak, kendisine daha fazla dikkat etmek zorundaydı. Bulunduğu noktanın dahası var mıydı, mümkün müydü; bunları da bilmiyordu ama sadece çalışıyordu. Mümkün değilse bile mümkün kılmak zorundaydı. Kendisine verdiği söz yüzünden her şeyi mümkün kılmak zorundaydı.

Maddi yetersizlikten ötürü toprağa verdiği annesini ancak çok fazla para kazanırsa gururlandırabileceğine dair bir düşüncesi vardı. Halbuki annesinin her koşulda onunla çok fazla gurur duyduğunu biliyordu ama yine de on yedi yaşındayken kazandığı parayı babasının kazandığı yüklü miktarda paranın üzerine koyduğunda bile annesinin tedavi masraflarını karşılayamayışının verdiği bir öfke vardı içinde. O öfke hiç gitmeyecek, hep içinde bir yerlerde kalacakmış gibi hissettiriyordu ona.

Kendisini bildi bileli hastaydı annesi. Hep, her zaman. O beş yaşında bir çocukken de annesinin kafasında tek bir saç teli yoktu, on beş yaşına geldiğinde de. Babasının maddi durumunun iyi olması bile düzeltmemişti işleri hatta. Yetememişlerdi. Bir hastalığa bile üç kişi bir olup yetememişlerdi. Bazı savaşlar kaybedilmek üzerine kurgulanıyordu çünkü. Bazı savaşlarda asla galip gelinemiyordu.

Saatinde asılı kalan bakışlarını oradan çekti Kerem. Durdurduğu adımlarını da yürüme temposunda atmaya başlamıştı aynı zamanda. Her anı böyle olmazdı ama bazen geçmişi yakasını bırakmıyormuş gibi hissettiriyordu ona. En basitinden annesinin saçlarını çok sevdiğini söylediği anlardan biri geliyordu aklına. Bu bile direkt alabora olmasına sebepti. 

Derin bir nefes çekti içine. Yetersiz geldiğini hissettiği anda birkaç nefes daha yollamıştı ciğerlerine. Bunlar da yeterli gelmeyince üzerindeki eşofman üstünü çıkartıp göğsünü daraltan histen kurtulmaya çalıştı.

Gözünden birkaç damla yaş süzüldü. Yine tepki verememişti. Dibine girdiği banklardan birine oturup ayaklarını da yana doğru uzattı. Aralık ayında sabahın altısında deniz kenarında kimsenin olmayacağını bildiği için rahattı. Ya da rahat olduğunu düşünmek istiyordu. Acı çekebilmek için rahat olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı.

SENDEN BAHSETTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin