25- Geçersiz Tabular ve Yok Sayılan Sınırlar

1.7K 155 48
                                    

Keyifli okumalar...

BU BÖLÜME REKOR YORUM BEKLİYORUM, YORUM ATMAYIP YENİ BÖLÜM İSTEYENLERİ DE ENGELLEYECEĞİM SDFKPSDGFD

Sena Şener- Teni Tenime

***

Düşünmüyordum. 

Hatta düşünmek uzun zamandır yapmayı unuttuğum bir eylemmiş gibi gelmeye başlamıştı bana. Çünkü düşünüyor olsam şu anda Kerem'in arabasının sürücü koltuğunda değil de sıradan bir belediye otobüsünün yolcu koltuğunda olurdum. Ama düşünmemiştim.

Radyodan süzülen şarkının sesini az da olsa kısıp tek elimi vitese attım gergince. Göz ucuyla arka koltukta yarı uzanır bir şekilde uyuyakalmış Kerem'e de bakmıştım hızlıca. Arabaya bindikten beş dakika sonra uyumuştu. Hasta olmadığını ve iyi hissettiğini iddia etse de görünen bundan çok uzaktı.

Uykusu da fazla ağır olduğundan dolayı onu evine götürebilmek için arabayı durdurup arka koltuk tarafına geçerek cebindeki telefonu almam ve Furkan'ı aramam gerekmişti. Evin adresini ondan öğrenmiş ve navigasyon açmıştım. O konuşma da ayrı bir rezillikti zaten. Tutuk bir şekilde kalmıştım telefon elimdeyken. Furkan beni şıp diye tanıyınca ne diyeceğime dair herhangi bir şey bulamayıp geveleyişim de vardı. Rezil olsam da şu anlık umursamıyordum, bunların acısı yalnız kaldığım ilk an çok fena vuracaktı zaten.

Navigasyona göre son kez sola sapmam gerektiği için direksiyonu hafif hareketlerle sola hareket ettirdim. Kerem arka tarafta kıpırdanır gibi olunca bir de ona bakmıştım uzun uzun. Girdiğim yolda araba olmadığı için, onu da geçtim geldiğimiz yerde neredeyse başka yaşam alanı dahi olmadığı için rahat hareket ediyordum. Çok uzak sayılmazdı ama hızlı gidilmediği takdirde yirmi dakika süren bir yoldu. Bir de altımdaki milyonluk arabayla rahat hareket edemiyor oluşumun verdiği buhranla birleşince, tüm bunlara ek olarak arabayla gezindiğim sokaklar ve yollar da bana yabancı olunca o süre yarım saate çıkmıştı.

Hedef sağınızda diyen telefonla sağıma doğru bakıp derince yutkundum. Ne yapacağımı bilemeyerek arabayı durdurmuştum daha sonrasında da. Bu sefer omzumun üzerinden olacak şekilde geriye doğru baktım. Onu uyandırmak istemiyordum ama eve girebilmek için onun uyanmasına ihtiyacım varmış gibi hissetmiştim birden. Fazla kaygılandığımın ve kafamda çok fazla kuruyor olduğumun farkındaydım ama kendime engel de olamıyordum işte.

Terleyen ellerimi üzerimdeki kumaş pantolona sürtüp kesik bir nefes çektim ciğerlerime. Yapabileceğim bir şey yoktu, eve girmek zorundaydım. Kerem'i iyi edip birine emanet etmeden önce onun yanından ayrılamazdım. Her şeyden önce onu arabasında bırakıp tüymem hiç hoş olmazdı.

Arabayı tekrardan çalıştırıp dibinde durduğum demir kapıya doğru yavaşça yanaştırdığımda durduğumdan beri şüpheli gözlerle beni izliyor olan güvenlik görevlisini daha rahat görebilmek için ön camı sonuna kadar indirdim. "Kerem arkada da" diye mırıldanmıştım kalbim ağzımda atarken. Neden bu kadar gerildiğimi bilmiyordum ama adam çok korkutucu bakıyordu. Bir süre daha beni izlediği için gözlerimi kaçırdım ondan. "Uyuyakalınca uyandırmak istemedim, evin adresini de arkadaşından öğrendim."

"Kimden?"

"Furkan'dan."

Sanki askerlik arkadaşımmış gibi adını söylemem cama doğru eğilmiş adamı şaşırtır gibi olsa da hiçbir tepki vermeden doğruldu ve cebinden telefonunu çıkarttı. Arabadan epey uzaklaştıktan sonra da telefonu kulağına yaslamıştı, muhtemelen yalan söyleyip söylemediğimi anlamak için Furkan'ı aramıştı. Birkaç dakika sonra tekrardan arabaya doğru eğildi aynı adam. "Kusura bakmayın." diye mırıldanmıştı istemeye istemeye. "Görevimizi layığı ile yapmaya çalışıyoruz sadece. Siz arabayı müsait bir yerde üzerinde anahtarla bırakın, gerisini ben hallederim."

SENDEN BAHSETTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin