24- Kanıt

1.9K 146 69
                                    

Keyifli okumalar

Yorumları bekliyorum... Bekliyorum... Bekliyorum... EOFJRIOVJRGIGT

BÖLÜM İÇİN ŞARKI BULAMADIM, ŞARKI BULAMADIĞIM İÇİN DE YAZAMADIM VE ÇOK GERGİNİM BU YÜZDEN. Neyse ki sonunda başarıya ulaştım ama fkeofjer

Kayahan- Emrin Olur

"Siyah kelebeklerim uçar delice, ahım ölüme kadar."

***

Gerçekle hayalin karşılaştığı ve karıştığı nokta.

Bu nokta insanın kör noktasıydı. Algıları kapatır, düşünmeden hareket etmeye davetiye çıkarırdı. Şu anda tam olarak öyle bir noktadaydım.

Belki Kerem benim hayalimin bir parçası değildi; belki hiçbir zaman bana bıraktığı kırgınlıklar dışında aklıma, kalbime düşmemişti ama Kerem'di işte. Ben abartmamaya, gözümde büyütmemeye çalışsam da onun kim olduğu belliydi. Başından beri savunduğum şey buydu.

O kendi ününün farkında olmayabilirdi ama neredeyse dünya üzerindeki tüm ülkelerde tanınırlığı olan biriydi. Benim resmimde tam olarak 'hayalin' tanımı olmasa da birçok insanın resminde hayalin tanımıydı. Çıkıp da birilerine sorsak en başından beri benim yerimde olmak isteyen birçok insan yakalayacağımıza emindim.

Sadece insanların hayalinin benim kabusuma dönüşmesinden korkuyordum. İkinci kez, aynı şey. Hiçbir bünye bunu kaldıramazdı.

Ne malumdu şimdi de tüm yaşadıklarımızdan sonra sen üzülme diye yalan söyledim demeyeceği? Bana bunun güvencesini verebilir miydi?

Onu haksız bulmuyordum. En azından son konuşmamızdan sonra haksız gelmemişti gözüme. Kim olsa on iki yaşında bir çocuğun canı söz konusu olduğu bir noktada aynı yalanı söylerdi. Ben de söylerdim. Sevip sevmememin de bir önemi yoktu. Hatta sadece on iki yaşında bir çocuk olması da gerekmezdi, herhangi bir insanın canı söz konusu olduğunda uçuk kaçık yalanlar olamadığı sürece yalan söyleyebilirdim.

Ama yalan söylediğim insanın daha sonrasında karşısına çıkıp onu zora sokar mıydım? Bunu bilmiyordum. Haksız bulmasam da benim açımdan da güven kırıklığıydı Kerem. O söylenen yalandan sonra, gizlenen gerçeklerden sonra ona şıp diye inanmamı, güvenmemi bekleyemezdi.

"Ne arzu ederdiniz efendim?" diyerek yanımıza gelen garson, masanın üzerini talan eden bakışlarımı kendi üzerine çevirince keskin bir nefes çektim ciğerlerime. Kerem kendi istediği şeyi söyledikten sonra söyleyecektim.

"Bir sade Türk kahvesi, bir tanede cappucino alalım biz." Kerem gözlüklerini çıkartıp bana baktı. Dikkat çekmemizin önemli olmadığı bir mekâna girdiğimizi söylemişti en başından buraya gelirken -ki haklıydı da- kafamı çevirdiğim yerde tanınmış birini görüyordum çünkü. "Frambuazlı cheesecake alalım bir de."

"Başka bir isteğiniz var mı?"

"Yok." Telefonunu ve cüzdanını masaya koydu Kerem, daha sonrasında garsona bakarak gülümsemiş "Teşekkürler." demişti.

"Bana da sorsan iyi olabilirdi."

"Sana sorsam bundan farklı bir şey söylemeyecektin." Kaşlarımı kaldırıp dudaklarımı aralayacağım esnada konuşmaya devam etti Kerem. "Kahvene eğer ki yapılışını beğenmezsen iki şeker attığını da kahvenin yanına tercih ettiğin tatlıyı da biliyorum. Aç olup olmadığını da sorduğuma göre herhangi bir sıkıntı kalmıyor ortada."

SENDEN BAHSETTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin