22- Anlaşma Kabulü

1.9K 129 110
                                    

Keyifli okumalar. Oyları boş verdim yorum istiyorum sadece, biliyorsunuz...

Fettah Can- Boş Bardak

***

"Baba!" Kolumu havaya doğru kaldırıp elimi salladım hunharca. "Buradayım be adam, kör müsün!"

Karşı kaldırımdaki adam gözlüklerinin ardındaki gözlerini en sonunda bana dikebildiğinde rahatlamış bir ifadeyle omuzlarımı çökertip ona doğru ilerledim yavaşça. Arabaları da dikkate alarak geçtiğim yolun karşı tarafındaki babam kollarını yaralarının elverdiği ölçüde birbirine bağlayıp beni süzmüştü. Aldırmadım. Çok çalıştığımı ve tatildeyken bile kendime izin vermediğimi söyleyip sürekli işi bırakmam adına beni baskılıyordu.

Daha sonrasında çok daha iyi bir iş bulabileceğime dair bir inancı vardı. Ama sadece inançtı işte. Bu işten çıkarsam işe girdiğim ilk anda bu minvalde bir işe gireceğimi ikimiz de biliyorduk. Babam sadece mezun olur olmaz işe girdiğim için bana kızgındı. Beş, altı ay kadar dinlendikten sonra bir iş bulmam gerektiği konusunda diretişi bundandı.

"Kendin kadar çantayı koluna takıp gelmişsin yine." diye söylendi yanına vardığım anda. Bana kıyamadığının ve çocukluğumdan beri bu durumun böyle süregeldiğinin farkındaydım ama babamın da kabullenmesi gerekiyordu ki ben artık yirmi üç yaşındaydım. Yirmi dört olmama da birkaç ay kalmıştı hatta. Ben de onun küçük bebeği olarak yaşamımı devam ettirmek istesem de bu pek mümkün değildi, istemeden de olsa büyümüştüm. "Ver ben taşıyayım."

"Baba saçmalamasan mı?" Omzumdaki çantayı zıplattım ve daha rahat bir pozisyon buldum kendime. "Çantamı taşıyabilecek kadar büyüdüm. İlkokula gitmiyorum, merak etme."

İtiraz etmedi babam. İtiraz ettiği ilk anda ona tekrardan karşı çıkacağımı biliyordu çünkü. Sessizce yürüdük sadece bir süre. Hastanenin çok yakınında buluştuğumuz için hedef noktasına varışımız da kısa sürmüştü. Babam önden, ben arkadan olacak şekilde hastaneye girdik. Aslında babamın pansumana ve kontrole tek başına gelebileceğini biliyordum fakat hem masrafların ilk taksiti ödenmek zorundaydı hem de doktoruyla bizzat kendim görüşmek istemiştim. Çünkü emindim ki babama kalsa doktorun söylediği hiçbir şeye dikkat etmeyecekti.

"Baba sen yukarıya çık, ben muhasebede şu taksit işini halledeyim ilk önce."

İçine içine homurdandıktan sonra onay verdi sadece bu cümleme. Parayı benim ödemem konusu aile gündeminde bomba etkisi yarattığı için şu anki tepkisini normal karşılamıştım bir yerde de. Daha yeni mezun olduğum halde altı ay taksitle altmış bin lira ödememin çok zor olduğunu düşünüyorlardı. Aslında haklılardı da. Ama yaptığım birikimler altmış bin liranın birazcık üstünde kaldığı için ödeme yaparken zorlanmayacağımı ümit ediyordum. Aldığım maaşla da bir şekilde geçinebilirdim. Sanırım. Sanırım geçinebilirdim.

Geçinebilirsem iyi olurdu...

Zaten evimin kirasını da annemle babam ödüyordu. Benim de yirmi bin lira ile geçinip faturaları ödemem de zahmet olacaktı (!)

Babam iyice gözden kaybolduğunda ciğerlerimi derin bir nefesle doldurup çantamı bir kez daha omzumda zıplattım. Yerini ezbere bildiğim muhasebe birimine doğru adımlarken aklımda olan tek şey çantamda ilk defa nakit bir şekilde taşıdığım on bin liraydı. Bir an önce o parayı elden çıkartıp diken üstündeymişçesine hareket etmeyi bırakmak istiyordum. Yüklü miktarda nakit parayı emanet gibi taşımıyor olan birinin anlayabileceği duygular içerisinde değildim kesinlikle.

SENDEN BAHSETTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin