26- Gerçek mi, Yoksa Kandırmaca mı?

1.5K 146 49
                                    

Keyifli okumalar

Yorumlarınızı bekliyorum ama sadece bekliyorum, atılmıyor çünkü dokfksıodjf

Cem Adrian- Nereye Gidiyorsun?

***

-Bölümün son okumasını yapmadım, hata varsa affola şimdiden. Birkaç saat içerisinde halletmeye çalışacağım-

Gidilmesi tehlikeli olan yollar insana her zaman daha cazip gelirdi. O yolun sonunda bir sorun olacağını bilmesine rağmen bile bile yanlışı seçerdi insan. Sonu sorunlu, engebeli olsa da başlangıcı güzel olurdu çünkü. Şey gibiydi aynı, insanın mutlu olduğu ilk anda acaba ne zaman ağlayacağım diye düşünmesi gibi.

Aslında bir şey değişiyor muydu, bunu bilmezdi kimse. Ama sürekli mutsuz olmayı, mutluluğun ardından gelen derin mutsuzluğa tercih ediyordu herkes. Çünkü mutluluktan sonra gelen mutsuzluk zehir gibiydi. Bu yüzden sürekli mutsuzluk, kısa süreli mutluluktan iyiydi.

Ama bunu düşünebileceğim bir noktada da değildim. Üzerinde bulunabileceğim bir nokta da kalmamıştı. Fazla rutin, sıkıcı, bomboş gidiyor olan hayatım birden tepetaklak olmuştu. Öyle bir değişimdi ki bu, şu anda Kerem'in evindeydim. Onun evindeki odalardan birinde, onun kıyafetlerinin içinde, ona ait eşyaları kullanıyordum.

Bunların yaşanacağını beş yıl önceki bana biri söylemiş olsaydı kesinlikle günlerce kesintisiz gülerdim ama öyle olmuyordu. Hayat düşündüklerimizden, hissettiklerimizden, yapmak istediklerimizden çok daha fazlasıydı.

Kafamdaki havluyu sardığım yerden indirdim bu düşüncelerim eşliğinde. Duş başlığının altında epey bir süre durduğumuz için duş almaktan da beter olmuştum ve bir şekilde kurulanmaya da ihtiyaç duymuştum. Kerem de sanki hiçbir şey yaşamamışız gibi temiz olan havlularından birini ve kendine ait olan birkaç kıyafeti bana vererek yüzüme bile bakmadan yanımdan ayrılmıştı. İstediğim odayı kullanıp üzerimi değiştirebileceğimi de söylemişti aynı zamanda.

Her ayrıntıyı geçsem de yüzüme bakmaması detayına takılmadan edemiyordum.

Yüzüne bakmaması gereken kişi benken, laflarını yutup her şeyi unutarak ona şans tanıyan kişi benken neden o benden kaçıyordu?

Havluyu sertçe dibimdeki yatağa atıp ellerimi saçlarımdan geçirdim sinirle. Kendime de sinirleniyordum. Kerem hayatıma o kadar ani dahil olmuştu ki düşünmeye bile fırsatım olmadan her şeyi hızlandırılmış bir şekilde yaşamak zorunda kalmıştım. Az önce yaptığımız şey de muhtemelen ondan çok bana umut verecekti. O alışkındı çünkü bu tarz şeylere, birini öpmek onun için sıradandı. Hiç değilse her dizisinde en az beş kez gerçekleştirdiği bir eylemdi. Herhangi bir duygu, tutku hissetmeden başarabildiği bir durumdu.

Ama işler benim için böyle işlemeyecekti işte. Her ne kadar nefret ettiğimi düşünmek istesem de olay benim nefret etmem olmamıştı hiçbir zaman. Öfkeliydim sadece. Zamanında ondan hoşlandığım için kendime, ona, o yaşımda etrafımda bulunan herkese öfkeliydim. Ve işin kötü yanı yavaş yavaş yine Kerem'den hoşlanmaya başlamıştım.

Ne olduysa son birkaç günde olmuştu. Bugün de pastanın üzerine mumu dikmiştik işte... Aramızda geçen şeylerden sonra ondan etkilenmiyor oluşum işten bile değildi zaten.

Yapılı olan kıvırcık saçlarım suyla temas ettiği anda tekrardan kıvırcıklaştığı için parmaklarım arasından akıp gitmeyince bir de saçlarıma küfrederek ellerimi kafamdan çekmiştim. Altımdaki eşofman altının belindeki ipi bağladım ilk önce sıkıca. Daha sonrasında da paçalarını epey yukarıya katlamıştım. Yatağın üzerine attığım tişörtü de hızla üzerime geçirdikten sonra havluyu tekrardan omuzlarıma atıp çıktım odadan. Banyoda belki tarak bulabilirdim.

SENDEN BAHSETTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin