Nihayetinde kuş insanların yaşadığı alana gelmiştik. Kabile tarzı bir sistemleri vardı. Büyük çadırların içinde yaşıyorlardı. Ancak kabile şefinin çadırı daha büyük ve geniş gözüküyordu. Çevresinde ise yine kuş insanlardan oluşan savaşçıları vardı. Kaden koca cüssesiyle çadırlaradan birine zarar vermemek için büyük bir uğraş veriyordu. Her yerde çadır ve kuş insan olması onun aleyhineydi."Lanet olsun burada yürümek çok zor." yakınarak söylediklerine karşın gülmeden edemedim. Demek ki neymiş? Her zaman için iri bir cüsseye sahip olmak avantaj değilmiş.
Tam o sırada küçük bir köpek gelip Kaden'a havlamaya başladığında hemen yanından geçip köpeği kucağıma aldım. Ejderhanın ona bağırıp çağırmasını istemezdim.
"Ya Kaden şu tatlklığa bakar mısın?" dediğimde bıkkın bir ifadeyle bana baktı. Biliyordum hayvanlardan pek hoşlanmıyordu. Ama yinede onun da benim kadar hayvan sever olmasını isterdim.
"Bizim kurt yavrumuz da vardı. Ne güzel ona bakmıştık." dediğimde gözlerni kaçırmıştı.
"Evet Katherine kesinlikle güzel baktık ona."derken bana katılmadığı her halinden belliydi ancak yinede beni onaylamıştı. Sanırım daha fazla kurt hakkında konuşmak istemiyordu.
"Pekala o zaman yeni bir köpeğe ne dersin?" bunu söylediğim anda ciddi olup olmadığımı anlamaya çalışır gibi bir hali vardı. 'Bana yine mi?' der gibi bakıyordu.
"Ama hatırlarsan önceden baktığımız kurt yavrusu geceleri çok fazla ulumuştu. Hem bir kurt sürüsüyle birlikte gittiği zaman sen çok üzülmüştün." dedi bana geçmişi hatırlatmak istercesine. Evet doğruydu kurt yavrusu bakmak gerçekten de çok zordu. Bizden ayrılıp kurt sürüsüne katıldığı zaman da ben fazlasıyla üzülmüştüm.
"Evet haklısın Kaden sana katılıyorum." sanırım ilk kez bir konuda ejderhayla aynı fikirdeydim. Genelde herhangi bir konuda anlaşamazdık ve sonrasında birbirimizle ters düşerdik. Ama bu sefer öyle olmadı. Çünkü kalbim bir tane daha evcil hayvanımın kaybına dayanmazdı. Hem Kaden'da nedenini anlamadığım bir şekilde evcil hayvan istemiyordu.
"Harika Katherine benimle aynı fikirde olmana sevindim." Kaden bu sefer ona zorluk çıkarmadığım için fazlasıyla mutlu olmuştu. Bana yine lafını geçirmeye çalışmakla uğraşmayacaktı. Aslında kızdığı zamanlarda ondan korktuğumun farkındaydı. Ancak yinede beni korkutmayı istemediğinden bir şekilde öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu.
"Evet ejderha şimdi gidip kuş kabilesinin lideriyle görüşelim." bunu söyledikten sonra bir an duraksadım. Biz onunla ne görüşecektik ki? Ben onların liderleriyle en fazla ne konuşabilirdim?
"Peki biz ne hakkında konuşacağız? Siz onunla daha öncesinden tanışıyor musunuz?" diye sorduğumda Kaden beni onaylayarak başını salladı.
"Kabile şefi benim eski bir dostumdur. Hem senin de onunla tanışmanı istiyorum." diyerek yürümeye devam etti ve ben de adımlarımı ona yetişebilmek adına hızlandırmıştım.
"Ancak Katherine seni uyarmalıyım savaşçı bir ırklar ve ayrıca ataerkil bir yapıya sahipler. Şefleriyle konuşurken saygısızlık etmeni istemiyorum. Onunla konuşurken dikaktli olmalısın." bana açıklama yaparkenki ses tonu fazlasıyla ciddiydi.
Hadi ama ben bir prensestim tabiki de nerede ve nasıl davranmam gerektiğinin farkındaydım. Küçüklüğümden beri bu şekilde yetiştirilmiştim ben. Ejderha beni alıkoymadan önce de gayet nezih bir hayata sahiptim. Ama şimdi bilemiyorum... Ejderha bana eski sahip olduğum hayatın dörtte birini bile sağlayamamıştı ki bunu sağlayamamasıda gayet normaldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Tutsağı
FantasyBen kralın biricik kızı, krallığımızın yegane prensesi Katherine Bloom'um. Her zaman ne istersem elde etmiştim. Kralın kızı ve aynı zamanda tek çocuğu olduğum için bana hiç bir zaman saygıda kusur edilmemişti. Haliyle durumlar böyle olunca azıcık da...