"Kaden" ağzımdan çıkan ismini onun duyabileceği şekilde tekrar söylerken başımı hafifçe hareket ettirerek bir kez daha yanağımın pullu yüzeye sürtünmesini sağladım. Yanaklarım cayır cayır yanıyordu ve eminim ki şimdiden kızarmaya başlamıştım.
"Katherine sen hatırlıyorsun." ejderha şaşkınlığını sesine yansıtırken kıkırdadım. Hatırlıyordum, hatta buraya beraber geldiğimizi ve en önemlisi buradayken ettiği güzel iltifatları da hatırlıyordum!
"Evet Kaden beni buraya daha öncesinde de getirmiştin değil mi?" diye sordum neşeli çıkan sesimle. Nedense ben de hatırlamayı başardığım için sevinmiştim. Sanırım onunlayken geçirdiğim güzel anılar benim için de önemli bir yere sahipti ve unutarak yitip gitmelerini istemiyordum.
"Bu kadar çabuk hatırlaman şaşırtıcı... Gerçi hatırlamanda benim de payım var sanırım." ses tonu sonlara doğru kısılırken kuyruğunu boynuma indirerek dolaştırmaya başladı. Pullu yüzey gıdıklanmama sebep olurken gülerek boynumda hareket eden kuyruğundan uzaklaşmaya çalıştım.
"Ya Kaden yapmasana gıdıklanıyorum." eğlenerek kaçma çabalarım onun beni pençesiyle tutup geri çekmesiyle son bulurken gıdıklandığım için daha fazla dayanamayarak kahkaha atmaya başlamıştım.
"Lütfen dur, öleceğim yoksa!" inadına yapar gibi kuyruğunu karnımın üzerinde gezdirerek gıdıklamaya devam ettiğinde yere uzanmak zorunda kaldım. Karnımı tutarak onun kuyruğundan korunduğumda nihayet durmuştu.
"Katherine... Sen hep gül olur mu?" kafamı çevirerek hemen üzerimde bulunan gözlerine bakarken hafifçe gülümsedim. Gözleri buradan bakınca daha mı hoş gözüküyordu ne?
"Peki Kaden hep güleceğim ama sen de beni üzme olur mu?" masumca sorduğum soruya ne cevap verirse versin beni üzmeye devam edeceğinin farkındaydım. Çünkü o öfkesini kontrol edemiyordu ve her seferinde zararlı çıkan da ben oluyordum. Ancak yinede bir ümitle şansımı denemek istiyordum.
"Senden tek istediğim şey bana karşı gelmemen Katherine. Bunu yapabilir misin?" sesi ciddileşirken ben de yattığım yerden doğrularak oturur pozisyona geçtim. Yakınlığından ötürü gözlerimi kaçırmak istesem de onu sinirlendirmek istemediğim için olumlu anlamada kafamı salladım. Kurtulmaya başardığım zaman geriye iyi anılar kalsın istiyordum. Onun beni üzdüğü, tartışıp kavga ettiklerimiz değil.
"Deneyeceğim Kaden... Ama sende biraz daha sakin kalıp çabuk öfkelenmeyeceksin" soru sorarcasına kaşlarımı kaldırarak cevap vermesini beklerken ejderha gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Bunun anlamının 'şimdiden öfkelenmeye başladım ama yinede sakinliğimi korumaya çalışıyorum'a geldiğinin farkındaydım.
"Tamam ben de deneyeceğim... Hem sen bana öfkeni kontrol edemiyorsun demeye mi çalışıyorsun ufaklık?" keskin yeşilleri bana yaklaşırken işte bu sefer istemsizce gözlerimi kaçırmıştım. Yalan söyleme konusunda becerikli olmadığımın gayette farkındaydım.
"Şey belki birazcık." elimle minik işaretini yaparken gülümsedim. En iyisi ne yalan ne de doğruyu söylemekti. Sonuçta onun da duyguları vardı ve kızdırmamak benim yararıma oluyordu.
"Pekala anlaştığımıza göre gidelim mi artık?" diyerek nazikçe sordu. Önceden olsa beni aniden pençesine alarak haber verme gereği bile duymazdı. Ancak şimdi bana fikrimi soruyor, ona göre hareket ediyordu. Tatlı dilin yılanı deliğinden çıkardığı böylelikle kanıtlanmış oluyordu. Bazı durumlarda da ejderhaları!
"Güzelim iyi misin kızarmaya başladın?" ejderhanın meraklı bakışları arasında kahkahamı tutmak için yanaklarımı ısırırken hızla başımı salladım. Hayır gülmemem lazımdı! Çok saçma bir espriydi ve gülersem yanlış anlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Tutsağı
FantasyBen kralın biricik kızı, krallığımızın yegane prensesi Katherine Bloom'um. Her zaman ne istersem elde etmiştim. Kralın kızı ve aynı zamanda tek çocuğu olduğum için bana hiç bir zaman saygıda kusur edilmemişti. Haliyle durumlar böyle olunca azıcık da...