İçimi donduran bakışları arasında dudaklarından dökülen kelimeleri yanlış anlamış olmalıydım değil mi? Onun benimle evlenmek istemesi imkansızdan da öte bir durumdu çünkü.
"Lord William sen ne dediğinin farkında mısın?!" babamın arkamdan fevri sesiyle konuşması
karşımda dikilen adamın söylediklerinin benim hayal gücümün ürünü olmadığının kanıtıydı. Ama neden daha adı dışında bir şeyini bilmediğim bu adam benimle evlenmeyi istiyordu? Üstelik benden pek haz etmediği de apaçık ortadaydı. Çenemi sıkıca tutan eli aklıma geldiğinde hızla başımı geri çektim.
"Lordum bana kafanızın estiği gibi dokunamazsınız!" sesim düşündüğümden sert çıkarken soğuk bakışlarına öfkeli bakışlarımla karşılık veriyordum. Bu adam kendisini ne sanıyordu da Batı Krallığı'nın prensesi olan benim onunla evleneceğimi düşünüyordu? Aniden yüzünde oluşan sırıtışa anlam veremezken elimden tuttu ve beklemediğim bir anda kafasını eğerek dudaklarını elimin üzerine bastırdı. Sıcak dudaklarının soğuk derime temas etmesi içimi ürpertirken bu adamın en basit hareketinin bile beni olumsuz yönde etkilediğinin farkındaydım. Ama nedenini bir türlü anlayamıyordum.
"Affedersiniz Leydim kendimi tanıtma nezaketinde bulunmadım." elimi öptükten sonra kafasını kaldırarak bana yine tepeden bakmaya başladı. Ortalama bir erkekten fazlasıyla iri cüsseye sahip olduğu için normal bir kadından çokça uzun olan ben bile yanında ufak kalıyordum. Bu fazla gelişmiş kas yığının öz güveninin sebebi ortadaydı aslında. Dış görünüşünün yani sıradan bir erkeğe göre yakışıklı olduğunun farkındaydı ve çoğu kadını kolayca etkileyebileceğinin de... Evet doğruyu söylemem gerekirse beni de etkilemeyi başarmıştı ama benim sebebim farklıydı.
" Ben İmparator William De Kastiello. Kuzey İmparatorluğunun hükümdarıyım!" vurgulayarak söylediği her kelimeden sonra şaşkınlığım birer kat daha artmıştı. Hayır inanamıyorum saçma sapan bir şaka olmalıydı! Bu adam yıllar boyunca aramızda düşmanlık olduğu için iletişim kurmadığımız Kuzey İmparatorluğundan mı bahsediyordu? Üstelik bizden daha güçlü ve zengindiler. Neden bir anda anlaşma imzalandığını kavrayamasam da kesinlikle bizim yararımıza olurdu.
"Lord William sizinle tanışmak benim için büyük bir onurdur. Ancak evlilik konusu-" her şeye rağmen onunla evlenemeyeceğimi söyleyecekken cümlem kuzenim Edward tarafından kesilmişti.
"William evlilik konusu bildiğin gibi önemli bir mesele. Öncelikle aile arasında konuşup ortak bir karara varmamız lazım." William'ı reddedeceğimi anlayan kuzenim lafımı ağzıma tıkayarak beni susturmayı başarmıştı. 'Aile arasına konuşacağız' kısmıyla söylemek istediği de sen hiç merak etme Katherine'i ikna edeceğiz demekti. Ancak ne yaparsa yapsın ben düşüncelerimde kararlıydım. Bana bu denli soğuk bakan bir adamla evlenmeyecektim!
"Elbette Edward şimdilik gidiyorum siz karar verdikten sonra bana bildirirsiniz." soğuk bakışlarına ulaşmayan gülümsemesi solarken gözlerini benim gözlerimle buluşturdu.
"Prenses Katherine vereceğiniz kararı sabırsızlıkla bekliyor olacağım." tıpkı ejderhanınkiler gibi olan keskin yeşilleri farklı bir enerjiyle parlarken gözlerine daha fazla bakmak istemediğim için başımla hızlıca onayladım. Alelacele verdiğim tepkiyle dudağının bir tarafı yukarıya doğru kıvrıldığında az da olsa rezil olduğumu hissetmiştim. Acaba ondan etkilendiğimi çok mu belli ediyordum.
"Doğu ve Batı Krallığı aile üyeleri size iyi günler dilerim, sonra görüşmek üzere." kendinden emin bir tavırla konuştuktan sonra arkasına dönerek yürümeye başladı. Omzunda Kuzey Krallığının arması olan Kuzey Yıldız'ı işlemesine sahip pelerini vardı ve ben bunu ilk karşılaşmamızda fark etmemiştim. Eğer onun Kuzey'in İmparatoru olduğunu bilseydim daha resmi davranırdım. Ah Tanrım her türlü ona karşı rezil olmuştum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Tutsağı
FantasyBen kralın biricik kızı, krallığımızın yegane prensesi Katherine Bloom'um. Her zaman ne istersem elde etmiştim. Kralın kızı ve aynı zamanda tek çocuğu olduğum için bana hiç bir zaman saygıda kusur edilmemişti. Haliyle durumlar böyle olunca azıcık da...