Ağzımdan çıkmasına engel olmadığım sözler tamamen hislerim arasında ki savaşın son noktası olmuştu. Mantığım bu kargaşanın içinde hiç bir söz hakkına sahip olamazken hislerimin baskın tarafının kontrolündeydim. Doğrusu mantığımı devre dışı bırakarak iyi mi yoksa kötü mü yaptığımı bilmesem de hissettiğim bu yoğun duyguların her durumda galip olacağını biliyordum.
"Beni geri çevirmediğiniz için çok mutlu oldum leydim." çekinerek gözlerimi araladığımda parlak yeşilleriyle karşılaşmıştım. Acaba birbirimize bu kadar yakın haldeyken evlenme teklifini kabul ettiğimi söylemekle hata mı etmiştim? Tanrım neden şimdi söylemiştim ki sanki?! Yanaklarım yine yanmaya başlamıştı ve ben hızla dudaklarımı dişleyerek utanç verici bir şekilde gözlerimi kaçırdım.
"Ancak güzel Katherine'im senden bunu istemeyecektim." sözlerinden sonra kaçırdığım gözlerimi olabildiğince açarak ona çevirdiğimde haşmetli imparatorumuz(!) benim bu halimi gülerek izlemekteydi. Ah şu adam hayatımda tanıdığım en gıcık insan olabilirdi. Ejderhada çok gıcıktı ama gıcıklık konusunda ikisi arasında seçim yap deseler yapamazdım. Gerçi ejderha insan değildi yalnızca insan kadar akıllı olan bir varlıktı ama yinede... Tanrım ejderhayı düşünmeyi bırakıp şu ana odaklanmalıydım! Yoksa yine dikkatim dağılacaktı ve ben kendimi ejderhanın nasıl olduğunu sorgularken bulacaktım.
"Lord William eğer benimle evlenmek istemiyorsanız baştan teklifte bulunmayacaktınız. Ayrıca sizinle evlenmeye meraklı olduğumu da düşünmeyin! Teklifinizden vaz geçerseniz anlayışla karşılarım." dik bakışlarım eşliğinde konuştuğum esnada sözümü kesmeden ciddi bir ifadeyle beni dinlemişti. O adam evliliği çocuk oyuncağı mı sanıyordu? Benimle evlenmek istediğini tüm ailemin önünde açıkça söylerken aklı neredeydi?!
"Neden öyle bakıyorsun?" eski haline dönen buzdan bakışları beni ürküttüğü için sonunda dayanamayıp sormuştum. Bana öyle bakmasıyla sıcacık suda bile donduğumu hissettirmişti. Bu arada konu açılmışken soğuk suyun nasıl ısındığını da öğrenmem lazımdı. Göl suyunun durduk yere ısınması imkansızdı ve hiç bir etken olmamasına rağmen termal kaplıcalarda ki kadar sıcak olması tuhaftı. Bu bana ejderhanın hasta olduğum zamanda benim için göl suyunu ısıttığı zamanı hatırlatmıştı. Hayır Kaden çık artık aklımdan şimdi olmaz!
"Seninle evlenmekten ölecek olsam da vaz geçmem Katherine bunu hiç bir zaman aklından çıkarma!" aniden sesini yükseltmesiyle olduğum yerde sıçrarken neden bu kadar sinirlendiğine anlam verememiştim. Gerçi benimle evlenmek istediğini sürekli dile getiren bir adama bu şekilde rest çekmem pek doğru olmamıştı.
"Seni hayatımın sonuna kadar yanımda isterken böyle düşünmen hiç hoşuma gitmedi Katherine. Senden isteyeceğim tek şey beni sevmeyi denemen olacaktı, bana küçük de olsa bir şans vermeni bekliyorum." derken sesi ve bakışları yumuşamıştı. Benden alacağı yanıtın önemli olduğunu belli ediyordu yeşil gözleri. Şu an o adar sevimli geliyordu ki gözüme bir kaç saniye öncesinde beni ürküten adamın nasıl bu kadar tatlı olabildiğini düşünmeden edemedim.
"Lord William evlilik teklifinizi kabul etmem size bir şans verdiğimi göstermez mi?" gülümseyerek onun fark etmediği bir gerçeği söylediğimde inci gibi dişlerini göstererek gülümsememe karşılık vermişti. Bu adam beni kalpten götürmek için mi böyle davranıyordu? Karşımda bulunan adamın parlak yeşil gözleri ve biçimli yüz hatlarıyla Yunan Tanrılarından hiç bir farkı yoktu. Kendimi daha fazla utandırmamak adına bakışlarımı gözlerinden çekemediğim için dikkatli bakmadığım çıplak vücudundaki kasları saymıyordum bile.
"Katherine sana yemin ediyorum verdiğin bu karardan asla pişman olmayacaksın!" bunları söylerken kararlı çıkan sesi gülümsememin genişlemesini sağlarken kalbimin ve hislerimin sesini dinleyerek ona bir şans verdiğim için memnundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Tutsağı
FantasyBen kralın biricik kızı, krallığımızın yegane prensesi Katherine Bloom'um. Her zaman ne istersem elde etmiştim. Kralın kızı ve aynı zamanda tek çocuğu olduğum için bana hiç bir zaman saygıda kusur edilmemişti. Haliyle durumlar böyle olunca azıcık da...