"İnanamıyorum kuş gibi kanatları var bu insanların!" düşüncelerimi bağırarak dile getirdiğim esnada Kaden onlara çarpmamak için manevralar yaparak olabildiğince çaba sarf ediyordu.
"Ah cidden dikkat etsene biraz!" kuş adamlardan birine neredeyse çarpıyorken kuş adam hayıflanarak yanından geçmişti. Kaden son anda manevra yaparak kurtardığı için fazlasıyla şanslıydı. Zira çarpışmalarının Kaden'dan çok ona zarar vereceğinin farkında olması lazımdı.
"İyisin değil mi?" nihayet onların arasından geçmeyi başardığımızda beni kaldırarak göz hizasına getirmişti. Kendisi zor durumda kalmıştı ve onlara çarpmamak için olabildiğince çabalamıştı. Ancak buna rağmen ilk önceliği bendim. Sanırım ejderha beni gerçekten fazlasıyla önemsiyordu.
" Elbette iyiyim benim bir şeyim yok." diyerek gülümsedim ona. Öncelik olarak her zaman için beni düşünüyordu ve bu durum da istemsizce hoşuma gidiyordu.
"İyi olmana sevindim prensesim." gözlerimi kaçırdım zira ormanın dipsizliğinin tonlarına sahip yeşillerini gözlerimle buluşturarak iltifat ettiğinde istemsizce utanıyordum.
"Mmm bende senin iyi olmana sevindim Kaden." bakışlarının içindeki saf şefkatin farkındaydım. Yine kuş adamlar gelmeden önceki konuşmalarımıza devam ettiğimizi fark ettiğimde vakit kaybetmeden konuyu değiştirmeye karar verdim. Bu şekilde olunca onunla flört ediyormuşum gibi hissediyordum.
"Onlar kimdi? Yani bildiğin benim gibi insanlardı ve aynı zamanda kuş gibi kanatlara sahiplerdi." bunu sorduktan sonra merakımı dindirmesi umuduyla Kaden'ın yüzüne bakmaya başladım. Ancak beni şaşırtarak gülmekle yetindi.
"Sandığın gibi kuşla bir ilgileri yok. Ama melek de değiller tabi. Eğer istersen seni onlarla tanıştırabilirim." bunu söylemesini beklemiyordum. Genelde kıskanç ve hatta korumacıydı ilk defa beni birileriyle tanıştırmak istediğini söylüyordu.
"Evet isterim." diyerek onu onayladım. İlk defa farklı bir türle tanışma şansım olacaktı.
"Ama dilinizi iyi konuşamıyorlar." dediğinde gülümseyerek ona baktım.
"Ne yani kuş gibi ötüyorlar mı?" diye sordum. Tamam biraz saçma bir soru olmuştu ama yinede sormaktan kendimi alamamıştım.
"Hayır Katherine onların kendi dilleri var. Öğrenmek de pek kolay değil ne yazı ki." onlara saygı duyduğunu fark etmiştim. Sanki onlar hakkında konuşurken dalga geçmemi istemiyor gibiydi.
"Anladım Kaden... Bu arada sen nasıl oldu da dilimizi öğrenebildin?" Hem konuyu değiştirmek hem de merak ettiğim için sormuştum bu soruyu.
Şu ana kadar bunun aklıma gelmemesi de şaşırtıcıydı gerçekten."Bir gün miniğim sana her şeyi anlatacağım. Yalnızca o zamana kadar sabırla bekle." dedi ciddi bir ses tonuyla. Ah cidden ejderha her zaman aynı şeyi yapıyordu!
"Hep beni geçiştiriyorsun Kaden." Trip atma vaktim gelmişti de geçiyordu bile. Kollarımı göğsümün üstünde çaprazlarken kafamı diğer yöne çevirdim. O sırada ejderha indiği için benim tribimle pek ilgilenmiyordu. Daha çok beni yanında ben olduğum için yavaş iniş yapmayla uğraşıyordu. Katherine ejderha seni fazlasıyla şımartıyor farkındasın değil mi? Kes sesni iç ses ben zaten prensesim tabikide şımartacak! Ki neredeyse hiç şımartmıyordu da.
"Evet geldik. Biraz ileride yaşıyorlar." derken attığım tripten bir haber olan ejderhaya gözlerimi devirmiştim.
"Prensesim bana yine mi kızgın yoksa?"
derken sesi eğleniyor gibi çıkmıştı. Hadi ama uzun zmandan beri ona trip atmamıştım. O kadar alışmış bir durumdaydı ki artık fazla umursamıyordu bile."Hayır Kaden uzatmayacağım." bunu söylüyordum söylemesine ancak tavırlarımla trip attığımı belli ediyordum elbette. Zaten istemeden yaptığım bir şeydi.
"Pekala buna sevindim." dediğinde ona sinirle baktım. Cidden bu kadar umursamaz olmak zorunda değildi! Seni düşündüğünü sanıyordun Katherine ne oldu şimdi?
"Sadece kızınca çok şirin görünüyorsun ve bu benim fazlasıyla hoşuma gidiyor." ama bu beni snirlendirip sonrada izleyebileceğin anlamına gelmiyor ejderha!Belki de biraz abartıyordum adetime az kalmıştı sanırım.
"Üf Kaden bir daha beni kızdırma. Her ne kadar sevimle gözüksem de her an canavara dönüşebileceğimi biliyorsun değil mi?" dedim bilmiş bir tavırla. Vay canına Katherine eminim ki ejderha şimdi kprlusundan kaçacak delik arayacaktır. Keşke onu bu kadar korkutmasaydın(!) Bana mı öyle geliyor yoksa bu gün fazla gevezilik mi yapıyorsun sen? Ejderha ve iç ses bu gün birlik olmuş beni çıldırtmaya karar vermiş gibilerdi.
"Prensesim seni de o canavarını da birlikte yerim haberin olsun." gözlerimi büyüterek ona baktım. Böyle bir şey yapmayacağını biliyordum elbette. Ama yinede yenme fikri kulağa hiç hoş gelmiyordu. O sırada iç sesim de beni aşağılamakla meşguldü.
Katherine çoooooook safsın..."Beni yiyemezsin ejderha!Hele bir dene asıl ben seni yerim!" bunu dediğim anda ejderhanın bana olan bakışları aniden koyulaştı. Sanırım kızmaya başlıyordu. Hadi ama ben ona kızıyor muydum hiç?! Katherinr dilimde tüy bitti kızım safın önde gidenisin sen!
Rica etsem birisi şu iç sesin çenesini kapatabilir mi? Keşke kapatma tuşun olsaydı be iç ses!"Bunu yapmanı isterdim." dediği sırada beni kendini çekmişti. Gözleri biraz daha üstümde olmasına karşın gözlerimi onlardan alamıyordum.
"Belki bir gün o da olur ejderha." derken sesim ciddiydi ama ben ejderhanın sandığının aksine daha ciddi bir anlamda diyordum. O ise her zamanki gibi daha flörtöz düşünüyordu. Ah ejderha seni üzerler..
"Dört gözle bekleyeceğim." derken çenesini başımın üstüne sürtmeye başlamıştı bile. Başımın üstnde yerin var sözü buradan gelmiş olabilirdi. Bunu düşünerek istemsizce kıkırdadım.
"Hadi ama Kaden bu kadar yeter." derken gülerek onu kendimden uzaklaştırmayı deniyordum.
"Efendi Kaden." bir adamın sesini işittiğim zaman hızla başımı o yöne çevirdim. Kuş adamlardan birisi gelmişti. Tanrım inanamıyorum ikimizin bu halini görmüştü! Acaba konuşmalarımızı da duymuş muydu?
"Hoşgeldiniz görüşmeye geldiyseniz kabilr şefimiz burada ona geldiğinizi haber verebilirim." ciddi bir sesle söylediklerinden sonra
Kaden selamına karşılık vererek onu onaylamıştı.Kuş adam, kabilelerinin efendisine geldiğimizi iletmek için yanımızdan ayrıldığında ben de çevirdiğim bakışlarımı tekrar Kaden'a yönelttim o da her zmanaki gibi bana bakıyordu.
"Buna mağaramızda devam etmeliyiz." dedi bir kez daha bana çenesini sürterken. Benden ayrılmak istemediği her halinden belliydi. Ancak gitmemiz lazımdı, bizi bekleyen bir kabile şefi vardı sonuçta. Gerçi benim de yüzümün kızarıklığının geçmesini beklemem gerekecekti. Beni sevdiği sırada(!) yakalnmamız sanki suç işliyormuşım gibi utanmama sebep olmuştu ve utanınca da istemsizce yanaklarım kızarmıştı.
"Hı hı evet hadi gidelim." daha fazla utanmamak adına ve ejderhanın da utandığımı anlamamsı için hızlı adımlarla yürümeye başladım. Bakalım bizi neler bekliyordu?
Merhaba canlarımm umarım iyisinizdir. Bir kez daha sizin için bölüm yazmak benim için çok kıymetliydi. Umarım en kısa zamanda tekrar görüşürüz. Bol bol kalp 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Tutsağı
FantasyBen kralın biricik kızı, krallığımızın yegane prensesi Katherine Bloom'um. Her zaman ne istersem elde etmiştim. Kralın kızı ve aynı zamanda tek çocuğu olduğum için bana hiç bir zaman saygıda kusur edilmemişti. Haliyle durumlar böyle olunca azıcık da...