*12* Kıskançlık

15.3K 958 112
                                    

"Seni asla bırakmayacağım güzelim, söz veriyorum." yumuşak ancak bir o kadar da güçlü sesiyle konuştuğu an içimde ki karmaşa son buldu. Ben Kaden'a değer veriyordum. Tıpkı onun da bana değer verdiği gibi.

"Bir daha sakın beni yalnız başıma bırakıp gitme." dudaklarımın pullu derisine temas etmesine izin vererek konuştuğumda değişik bir his kalbimin teklemesine sebep oldu. Beni en çok kıran canımı acıtmasından fazla çekip gitmesiydi. Ne halde olduğumu önemsemeden öylece gitmişti.

"Ben seni bırakıp gitmek istemedim güzelim sadece..." kafasını kaldırarak yüzümün yasladığım yerden ayrılmasına neden olduğunda ona uyarak geri çekildim. Konuşmasına gözlerimin içine bakarak devam etmek istiyordu belli ki.

"Yaptığım yanlışı düşündükçe kendime kızdım. Minik bedenine zarar verdiğim için o kadar öfkeliydim ki doğru dürüst düşünebilecek durumda değildim." gözlerimin en derinine bakarak sarf ettiği sözlerle pişmanlığını ve üzüntüsünü net bir şekilde dile getiriyordu. Aslında hatalı olan biri varsa o da bendim. O şekilde düşünmesem de yüzüne karşı onun kalpsiz bir canavar olduğunu söylemiştim.

"Kaden burada ki tek suçlu sen değilsin. Sana canavar dediğim için asıl hatalı olan benim ve bunun için de özür dilerim." hayatımda ilk defa özür diliyordum. Şu yaşıma kadar bir kerecik bile birinden özür dilemem gerekmemişti. Belki de gerekmişti ancak ben farkına varamamıştım ve kimse de bunu bana söyleyecek cesareti bulamamıştı. Şimdi ise ejderhadan özür diliyordum.

"Affedildin güzelim ve sen de beni affettiğine göre ortada bir sorun kalmıyor." ejderha cümlesini bitirir bitirmez gözlerini kapatarak burnunu başımın üstüne yaklaştırdı. Sanki bu anı bekliyormuşçasına burnundan derin nefes alarak kokumu içine çekti. Benim kokum olmadan yaşayamazmış gibi davranması kıkırdamama sebep olurken ejderha yavaşça gözlerini aralayarak büyüleyici yeşillerini gözlerime dikti.

"Miniğim beni kendine nasıl bağımlı hale getirdiğine bir bak. Sensiz nefes dahi alamaz oldum." Bu şekilde konuşması utanmama sebep olurken ellerimi yukarıya kaldırarak saçımın üzerinde gezinen burnununa koydum ve hafifçe ittirdim. Elbette uyguladığım kuvvetle onu uzaklaştıramayacağımın farkındaydım. Az da olsa geri çekilmesini istiyordum. Çünkü daha açıklık getirmemiz gereken bir konu vardı.

"Kaden birazcık geri çekilir misin? Bu şekilde rahat rahat konuşamıyorum." geri çekilmeyince açıklama yapmak zorunda kaldım. Ejderhanın her ne kadar kokumu sevmesi hoşuma gitse de dikkatimin çok fazla dağılmasına neden oluyordu.

"Hmm ama ben senden uzaklaşmak istemiyorum güzelim." söylediklerimi umursamadan burnunu saçlarım arasında gezdirmeye devam ettiğinde sinirlenmeye başlamıştım. Pençesi yüzünden hem geri kaçamıyor hem de sağa ve sola gidemiyordum. Önümde de zaten kocaman gövdesiyle o vardı. Geriye kalan tek şansım eğilerek çenesinin altından geçmekti. Ah Kaden beni bir yerlerde süründürmediğin kalmıştı! Vakit kaybetmeden çömeldim ve emekleyerek çenesinin altından kendimi onun hapsinden kurtardım. Doğrularak eteklerimi silkeledikten sonra bakışlarımı ona çevirdim. Aniden keskin yeşilleriyle karşılaşmak irkilmeme sebep olmuştu. Ancak yine de gözlerinin beni etkilemesine izin vermeden başımı dikleştirerek konuşmaya başladım.

"Bu durumda sevimli yavru bizimle kalıyor değil mi?" açıklık getirmek istediğim konu buydu. Eğer bizimle kalmasına izin vermezse nasıl tepki vereceğim konusunda hiç bir fikrim yoktu. En son bu konu yüzünden tartışmış ve sonu benim için pek de iyi bitmemişti.

"Ah cidden o küçük pire torbasını bu kadar çok mu istiyorsun?" küçük yavruya pire torbası demesini görmezden gelerek başımı masumca olumlu anlamda salladım. İkinci seçeneğim diye bir şey yoktu artık. Olayı sadece ve sadece tatlı dille çözecektim. Bu benim açımdan daha sağlıklı olurdu. Zira tekrardan Kaden'ın pençeleri arasında sıkıştırılarak ölümle tehdit edilmek istemiyordum.

"Katherine açıkçası yanımdayken o pire torbasına fazla ilgi göstermen hoşuma gitmiyor." bir dakika ne?! Ağzım şokla aralanırken ejderhaya bana sen bir fil yavrususun demiş gibi baktım.

"Sırf o küçücük yavruyu kıskandığın için mi tüm bunları yaşadık?" sakin kalmakla ilgili kendime yaptığım uyarılar çöpe giderken istemsizce sesimi yükselterek öfkemi açığa çıkardım. Ejderha benden gözlerini kaçırdığında düşüncelerimde ne kadar haklı olduğumu doğrulamıştım. Şu an o kadar sinirliydim ki karşımda benim boylarımda sıradan bir insan olsaydı yaşattıklarını feci şekilde geri ödetirdim. Ama karşımda olan en az benim üç katım büyüklüğümde bir ejderhaydı ve lanet olsun ki hiç bir şeyi geri ödetemiyordum.

"Kıskanmaksa kıskanmak ne dersen de umrumda değil! Eğer o küçük haşereyle göl kenarında yaptığın gibi yanında yalnızca o varmış da ben yokmuşum gibi beni görmezden gelirsen hiç gözünün yaşına bakmam onu geldiği yere geri bırakırım!" sesi sert çıkarken onun da öfkelenmeye başladığının farkındaydım ve bu yüzden de kontrolümü elden bırakmamam lazımdı.

"Tamam Kaden sen nasıl istersen öyle olsun. Söylediklerine uyacağım." nasıl yaptığı konusunda hiç bir fikrim olmasa da bir şekilde beni dize getirmeyi başarıyordu ve ben yine ona uymak zorunda kalıyordum.

"Aferin benim ufaklığıma." ejderhanın sesi tatmin olduğunu belli edercesine keyifli çıkmıştı. Artık ona itiraz bile edemediğim için böyle olması çok normaldi.

"Ve en önemlisi de güzelim... Benden uzaklaşmayacaksın." ne demek istediğini anlayamadığım için yüzüne aval aval baktığımda ejderha kafasını bana doğru eğerek pençesini de arkama yerleştirdi. Hadi ama yine mi?!

"Ay Kaden yeter artık!" diyerek isyan ederken burnunun üzerine ellerimi bastırarak yaklaşmasını engellemeyi denedim. Ancak tüm çabalarım boşa giderken ejderhanın burnu yine saçlarımın arasında geziyordu.

"Eğer yavrunun burada kalmasını istiyorsan bana sorun çıkartmayı bırakman gerekiyor güzelim." evet bir de beni masum yavru üzerinden tehdit etmediği kalmıştı onu da yaptı.

"Benden ne kokusu alıyorsun bilmiyorum ama yemin ediyorum sayende geriye koku zerresi bile kalmayacak." isyan eden sesimle konuştuğumda Kaden kıkırtı benzeri bir ses çıkararak beni dikkate almamıştı. Bu ejderhaya fazla yüz vermiştim hepsi bundan kaynaklanıyordu.

"Amber" derincen kokumu içine çektikten sonra konuştuğunda dikkatim dağılmıştı.

"Ne" mırıldanan sesimi duymamıştı ve kokumu hale içine çekmeye devam ediyordu.

"Amber gibi kokuyorsun güzelim." daha önce hiç amber kokusunu duymamıştım. Hatta amberin koku olduğunu bile bilmiyordum. Benim için yalnızca amber rengi vardı o kadar.

"Şey güzel bir koku mu bari?" dediğimde ejderha beni onaylayan mırıltılar çıkardı.

"Koklayıp koklayabileceğin en rahtlatıcı kokudur. Tıpkı senin gibi eşsiz ve güzel bir koku." ejderhanın mayışmış sesi kulaklarımı doldururken kafa salladım. Sanırım uykum gelmeye başlamıştı ve uyuyacaktım.

"Uyumak istiyorum." diye konuştuğumda ejderha beni hiç bekletmeden rahat ettiğim pençesine almıştı.

"İyi uykular Kaden." kıvrılarak kendimi uykunun kollarına teslim etmeye hazırken ejderha diğer pençesini getirerek yavaşça yüzümü ve saçımı okşamaya başladı.

"İyi uykular güzelim yarın sana çok güzel bir süprizim olacak." uykulu bir şekilde duyduğum sözlerde sonra sürprizinin ne olacağını düşünmeden edememiştim.

Bölüm Sonu

(02.02.2020) 12.54

Sizce Kaden'ın sürprizi ne olacak?

Ejderhanın TutsağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin